John Berger'i öyle seviyorum ki yazdıklarımın taraflı olmaması elimde değil. Benim için Berger'ın yazdıklarını okumak zamanda yolculuk gibi, hislerimin somut hali gibi, karşımda ben anlatmadan beni anlayan birinin varlığı gibi,... Bu sebeple büyük bir hayranlıkla okuyorum metinlerini. Yaranın Sayfaları sayesinde şiirleriyle de tanışmış oldum ve yine aynı hayranlık. Şiirlerinin yanı sıra çizim ve fotoğrafları da yer alıyor kitapta.
Berger'ın nevi şahsına münhasır izlerini görmek mümkün 'Yaranın Sayfaları'nda. Kitaba başlarken 'Yol Bilgisi' adını verdiği bölümde şöyle anlatıyor şiiri: "On iki yaşımdan beri, yapabileceğim bir şey yoksa, şiir yazarım. Şiirler bir çaresizlik duygusundan doğar. Güçlerinin kaynağı da budur."
İfade biçimi olarak şiiri seçmek, bunu kotarabilmek ve hatta hislerin aktarımını doğru sağlamak zor ve fakat söz konusu Berger. Doğum, ölüm, ayrılık, ayrılış temalarını içeren şiirlerde doğayı da ihmal etmiyor; günü doğuruyor, güneşi batırıyor, yaprak açtırıyor ya da döktürüyor. Şiirleriyle de sevdim Berger'ı.