Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İlk Siyasi Mücadeleler
Mücadele, önce bir ruhi direniş şeklinde beliriz. Bu direniş; siyasi memnuniyetsizlikler, mevcut nizamı çeşitli yönlerden eleştirmeler, mevcut nizama karşı bir düzen değişikliği hasreti şeklinde gelişir.
Sayfa 21 - Remzi KitabeviKitabı okuyor
Rusya hükümetinin Manastır Ceneral Konsolosu Mösyö Rostkofski askerlere taarruza,rast geldiği yerde selam vermediğinden dolayı tektire hatta bir topçu neferini darba kadar varmıştı. Nüzhetiye Karakolu önünden geçerken orada bulunan jandarma neferi Halim, tanımadığından arz-> ihtiram etmez. Konsolos bunun üzerine kırbaçla yürür. Nefer de namus-ı
Sayfa 45 - İş Bankası YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Kabinenin kurulması için harcanan çabalar boşa gidiyordu. Tevfik Paşa'nın karşılaştığı güçlükleri görmüş olan Mustafa Kemal Paşa, 14 Ekim 1918'de "Seryâver-i Hazret-i Şehr-yârî Nāci Beyefendi'ye" (Padişahın Başyaveri) bir telgraf göndererek, Osmanlı ordularının savaş gücünü kaybetmiş olduğunu, düşman baskısının gün geçtikçe arttığını, bu sebeple hemen barışa gidilmesi gerektiğini, aksi takdirde yurdun baştan başa kaybedilmesi ihtimali bulunduğunu belirtti ve Sadaretin İzzet Paşa'ya verilerek yeni kabineye kendisi ile birlikte Fethi, Tahsin, Rauf, Azmi, Canbolat beylerin girmesini, şeyhülislamlık makamına Hayri Efendi'nin getirilmesini istedi ve bu isteklerin padişaha duyurulmasını rica etti. Mustafa Kemal Paşa'nın ricası yerine getirilmişti. Fakat padişahın, bu telgrafi İzzet Paşa'ya göstermesine, Enver Paşa'nın, "Orduyu Mustafa Kemal Paşa'dan başkası idare edemez" demesine ve Mustafa Kemal Paşa'nın, kabineye girme hususunda doğrudan İzzet Paşa'ya başvurmasına rağmen İzzet Paşa, Yıldırım Orduları Komutanlığına tayin edileceği gerekçesi ile Mustafa Kemal Paşa'nın bu dileğini reddetmişti.
Hele bir alay şeyhler, sarıklı hoca ve paşaların en önünde giden, gerçekten de pek dindar olan Enver Paşa’nın Osmanlı ordusunu temsil eden o pırıl pırıl sırmalı, kordonlu, göğsü nişanlarla kaplı büyük üniforması içinde, öylesine azametli ve heybetli göründüğü halde, daha Markâd-ı Nebeviye (Peygamber Efendimizin mübarek kabirlerine) yaklaşırken, son derece heyecanlanarak, büyük bir heyecan içinde kollarını da kavuşturup, ayaklarının ucuna basa basa ve ağır ağır yürüyerek aldığı saygılı vaziyetle, ziyaretini doyamamışçasına uzatışı ve sonunda bir masum çocuk saflığı ile, boynunu bükerek gözyaşlarını döküşü, bir anda dillere destan olmuştu.
Sayfa 31
Holokost endüstrisinin tarih sahnesine çıkmasının nedeni, İsrail'in beklenmedik yenilgileri ve akabinde dışlanmaları ya da 1973 Ekim Savaşı'nın hafızalarda canlandırdığı Nihai Çözüm anıları değildir. Asıl neden, Ekim Savaşı'nda Enver Sedat'ın gösterdiği etkileyici askeri gücün, ABD ve İsrailli politik elitleri Mısır'la bir anlaşma yapmaya ikna etmesidir. Holokost endüstrisi, İsrail'in müzakere kozlarını artırmak için üretimini artırdı.
"Harekat ordusu yolda"
İsyana, dolayısıyla da mutlakiyete geri dönüş olasılığına karşı taşranın ilk tepkileri, 14 Nisan'da görüldü. Selanik'te düzenlenen Meşrutiyet yanlısı miting, İstanbul'a Meşrutiyet'i kurtarmaya gitme kararıyla sonuçlandı ve gönüllüler hazırlanmaya başladı. Ertesi gün birçok taşra kentinden İstanbul'a protesto telgrafları
Reklam
290 syf.
·
Puan vermedi
1930/40’larda vatanlarından koparılmış yahudi aydınları (başta Hanna Arent olmak üzere) sürgün, göç, vatansızlık, kimlik ve evrensellik, İsrail/Filistin, İnsan hakları/Hukuk felsefesi vs bağlamlarında tartışan bir kitap. Güzeldi. Biraz okunması zor ama bu konular artık hepimizi yakından ilgilendiriyor.Hele “bizim diasporamızın” düzeyi gözetildiğinde daha da önemli sanki.
Sürgün Vatansızlık ve Göç
Sürgün Vatansızlık ve GöçSeyla Benhabib · Livera Yayınevi · 20231 okunma
Göben ile Breslav Gelince
Doktor Akil Muhtar anlatıyor: 30 Teşrinievvel (Ekim) 1914 Cuma günü idi. Göben ve Breslav gemilerinin Karadeniz'e geçmesini müteakip Talât Paşa'yı görmüştüm. Çok üzüntülü bir hali vardı: - Doktorcuğum, bu işe ben de memnun olmadım. Bu vaka katiyen benim mâlumatım haricinde olmuştur. Zamanı değildi. Çok vakitsiz oldu. Ben şahsen muharebeye girmemiz ihtimalini ve mecbur olabileceğimizi daima düşünüyordum. Buna mümkünse mâni olmak ve herhalde uzağa atmak için çalışıyordum. Menfaatimizin buna bağlı olduğuna kani idim. Yapılacak pek çok iş daha vardı. Enver'in lüzumsuz bir acelesi bunu başımıza getirdi. Şimdi bize düşen iş, her türlü tedbiri almak ve vazifemizi yapmaktır.
Sayfa 110Kitabı okudu
Harf devriminin Osmanlı da kökeni ve yeni cumhuriyette ki tartışmaları
İkinci Meşrutiyet döneminde iyice alevlenecek olan,alfabe değişikliği tartışması : Latin alfabesini almak isteyenler, Türkçedeki sekiz ünlünün Arapçadaki üç ünlüyle yazılmasının çok zor olduğunu, bunun da eğitimin yaygınlaşmasını neredeyse olanaksız kıldığını öne sürüyorlardı. Öte yandan, Romenlerin uzun süredir Latin alfabesini kullanıyor
"Peki sonuçlarla mı yaşamı kavrıyoruz, süreçlerle mi? Ya da son bir soruyla başa döneyim, kendime diyorum, bilmek zorunda mıyım kimliğimi?"
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.