Martin Eden'ı uzun süredir listemde tutuyordum ve Jack London ile tanışmam bu kitap aracılığıyla olsun istiyordum ve öyle de oldu. Kitap, işçi sınıfından kaba saba, konuşmasını ya da nazik davranmasını bilmeyen ve eğitimi ya da çok fazla bilgi sahibi olmayan bir denizcinin üst tabakadan burjuva bir aileyle temasıyla birlikte başlıyor. Kitabı okurken karaktere bürünmemek elde değil, yazar öyle bir ayrıntıyla betimliyor ki her şeyi ince eleyip sık dokuyarak karşımıza çıkarttığını görebiliyoruz. İşçi sınıfından, alt sınıfdan bir adamın burjuvazi bir ailede büyümüş üst tabakadan bir kıza; Ruth'a aşık olmasıyla olaylar ateşleniyor. Martin Eden, kendi içindeki cevheri Ruth sayesinde keşfediyor ve bir nevi kendisini yontarak içindeki mücheveri dışarıya çıkartıyor. Kısa zamanda kaba sabalıktan kurtuluyor, her konuda bilgi ediniyor ve senelerce okullarda eğitim alan o burjuva kesimden bile daha bilgili hale geliyor. Yazarlığı deniyor, üst üste başarısız sonuçlardan sonra yılmak bilmeyen azameti sonuç veriyor ve çok bilinip çok tanınan ve okunan bir yazar haline geliyor. Kendi içerisinde büyütüp göklere çıkardığı burjuva takımının gözünde olan olaylar sonrası nasıl da aşşağıya, en dipe doğru battığını gördükten sonra hayal kırıklığı yaşıyor. Daha fazlasını anlatmak istemem, spoiler verme korkumdan, yoksa çok fazla şey yazılabilir hakkında doğrusu. Ben Jack London ile bu kitap sayesinde tanışmış oldum ve "Demir Ökçe", "Beyaz Diş" gibi eserlerini de kısa zaman içerisinde okumayı dört gözle bekliyorum. Martin Eden'ı herkese tavsiye ederim, kesinlikle okumalısınız!