İlahi sistem...
Bir yerde tesir yaratan bir odak varsa, o odağın gerek bilerek gerekse bilmeyerek hizmet eden vazifelileri de vardır. Bir başka deyişle, ilahi sistemin bir eli yüksek/pozitif tesirleri yayarken, diğer eli düşük/geri tesirleri besleyerek tekâmül hareketini sağlar, zira hareket olmadan tekâmül söz konusu olamaz.
Pozitif tesirlerin de negatif tesirlerin de kaynağı 'Bir' dir.
Gelişim ve ilerleme, farkında olursak gerçekleşir...
Evrende, zıt unsurların varlığı olmaksızın gelişimin tetiklenmesi ve ilerlemenin meydana gelmesi mümkün değildir.
İnsanoğlu, kendi yüce kimliğini unutmuş, kendisini unvanla, mevki ile, maddi varlıklarıyla, arabasıyla, eviyle, mücevherleriyle, eşyalarıyla, peşinden koştuğu yapay değerlerle özdeşleş tirmiştir. Kendi varlığını adeta bu sahte olgulara teslim etmiş, bunlar olmadan varlığının bir hiç olacağı zannına kapılmıştır.
İşte bu zanlar, bizim Dünya Okulu adını verdiğimiz bu tekâmül sahasındaki ıstıraplarımızın da kaynağını oluşturmaktadır. Bu değerlerle kendisini özdeşleştirmemeyi başarmış bir varlık, elbette bunların kaybından da ıstırap duymayacaktır.
Son iyi ruh kalana kadar mücadeleye devam...
Gerçek iletişim bu mudur acaba?
Telepati ileri evrimsel düzeydeki varlık sistemleri için başlıca iletişim yöntemidir. Bunun ana sebebi, konuşmaya dayalı iletişimin düşüncelerin seviyesini düşürmesi ve böylelikle anlatılmak istenen gerçek mesajın yeterli netlikte ve layıkıyla aktarılamamasıdır.
Yaşam planımıza dair...
Tüm onaylar "sınırlı dünyasal bilincimizden " değil, tekâmül ihtiyaçlarımızı net ve bütünsel perspektiften görebilen "özvarlığımızdan" alınıyor.
Şunu bir kabul edebilsek...
Dünyada işlerini tamamlamış bir varlığın fizik bedenini terk etmesine asla engel olunamıyor.
İnsanlık, görkemli tekâmül yolculuğunda kendi ruhsal olgunluğunu ararken maddenin içinde gizli kalmış yetenekleri de ortaya çıkartır, kendisiyle birlikte maddeyi de geliştirir, gizemlerini çözer. Ruh varlığının madde ile temasa geçişinin temel sebeplerinden bir tanesi de maddenin potansiyel marifetlerini açığa çıkarmasına yardım etmektir.
En kötü sorun, yeteri kadarına sahip olduğunu bilmemektir.
Yeryüzündeki bütün olaylar, varlıkların oturup kaldıkları basamaktan bir üst basamağa adım atmaları için zorlayıcı, itici olaylardır. Toplumsal karışıklıklar, hastalıklar, ekonomik sıkıntılar, doğal felaketler vb. olaylar insanları tahrik etmek, atalet ve tembellikten çıkarmak için ruhsal sistemin düzenlediği mizansenlerden ibarettir.
Şoklar, bizim düşündüğümüz zamanlarda değil, tekâmülümüz bakımından en gerekli, en uygun zamanlarda gelir.
Yaşantımız içinde zaman zaman, gerçek gelişim ihtiyaçlarımızla fiilen yaptıklarımız arasındaki paralellik ortadan kalkar. Bu paralelliği tekrar oluşturmak için karşımıza beklenmedik şoklar, umulmadık olaylar çıkıverir. Tüm bunlar aradaki boşlu- ğu kapatarak, bizi tekrar "asıl tekâmül hattımıza sokarlar.
Ruh, kullanıma geçmemiş potansiyel bilgisini tüm kâinat katmanlarında tezahür ettirmek, uygulanır ve kullanılır hale getirmek ister.
Ruh, tek bir merkezden hareketle, evrenin en akışkan katmanlarından en katı fiziksel katmanlarına kadar yayılırken,bilgisini her zaman ve her mekânın koşullarına adapte ede ede ilerler. Her ulaştığı yerde, bilgisini o mekânın yasalarına uygun şekilde organize eder ve kullanır.
Evrenin en yüksek akışkan katmanlarında sağanak olup yağarken, daha aşağılarda, o boyutlara adaptasyon sağlamak üzere gücünü düşürür, ince bir yaz yağmuru olur.
Ama sağanak olup yağma kudreti daima onun varlığında mevcuttur...
Biliniz ki...
Damlalar "çokluk" halinde tezahür etmiş bulutlardır...
İnsanı "duvarda sadece bir tuğla" haline getiren sahte realitelerin cenderesinden kurtarabilmenin yolu, zihnimizi özgürleştirmekten ve varoluşa bakışımızı korkusuzca değiştirmekten geçer.
İnsanoğlunu sistem tarafından "dikte ettirilmiş" gerçekliğin içine hapseden o kalın duvarları aşabilmek belli bir ruhsal olgunluğa ulaşmayı gerektirir ve bu çaba yaşam boyu sürer.
Yeni bir fikre karşı direniş, o fikrin öneminin karesi kadar artar...
Entellektüelliğin meslek statü vb. ile hiçbir ilgisi yoktur. Entelektüellik 'kendini bilmekle' alakalıdır.
Değişim için varlıksal sorgulamalara girmek gerekir ama insanlar günlük kaygılar içinde, bu türden zihinsel çabalardan kaçınırlar. Bunu sadece doğal felaketler gibi olağanüstü koşullarda yaparlar ve bazı değerlerin farkındalığına ulaşırlar.