Erkan Ayhan

Erkan Ayhan
@erkan_ayhan_
Mali Müşavir
İstanbul
İstanbul
5 reader point
Joined on February 2018
Çok uzaktanda öteye git
Hepimizin kendini güvende hissettiği bir konfor alanı vardır. O alanın dışına çık, Aslında ne kadar ileri gidebileceğini sadece çok ileri gitme riskini göze alarak öğrenebilirsin. Tek ayağının yere basmasında ısrar edersen yüzmeyi hiç bir zaman öğrenemezsin. Konfor alanını genişletmek özgüven yaratır.
Sayfa 49
Reklam
Cılız bir mürekkep güçlü bir hafızadan daha fazla dayanır. İlham zihinden kolayca silinir.
Sayfa 44
Taze, yeni fikirleri olanlar her zaman öğrenirler. Öğrenmek bir bilgi deposu değildir. Öğrenmek için zihin kuş gibi, istediği her yere kanat çırparak kadar özgür olmalıdır. Zihin bir amaç için öğrenmez. Açık uçlu bir şeklide keşfetmesi gerekir. Öğrenmenin amacı büyümektir ve ve zihin, bedenin aksine biz ölene kadar büyümeye devam edebilir. Öğrenmek bilmekten daha önemlidir. Bilgi, öğrenmekten farklıdır. Bilgi istifciliktir. Durağan bir birikrimdir.
Sayfa 50

Reader Follow Recommendations

See All
Bu dünyada öğrendiklerimizin yardımıyla gelecekteki dünyamızı da kurabiliriz. Bir şeyler öğrenmezsek, gelecekteki dünyamız da şimdikinin bir eşi olur. Hep durağan, sınırlı, tekdüze bir yaşam; kurşun ağırlığındaki o anlamsız sorumluluklar... hep aynı.”
“Mutluluk” yanlışın bulunmayışının eşanlamlısı değil midir? Yanlışın mevcudiyetinin imkânsızlığının ta kendisi değil midir?
Reklam
Yalıtılmış bir varlık değilsin, Unutma ki kozmosun biricik, yeri doldurulamaz bir parçasısın. Sen insanlık bulmacasında köklü bir parçasın. Mutlu bir şekilde yaşamak ... bütün insanların dileğidir, Ancak sıra yaşamı mutlu kılanın ne olduğunu açıkça görmeye geldiğinde, ışık el yordamıyla aranır;
Ben doğmadan önce arkamda sınırsız bir zaman vardı. Ben öldükten sonra da, bitip tükenmeyecek bir zaman! Yaşarken hiç düşünmezdim bunları; ışıklar içinde yaşayıp giderdim, iki karanlık zamanın arasında.
Bilmece
"Üç kardeşler, otururlar bir evde Hiç benzemez birbirine üçü de. Sen onları ayırt edeyim derken, Dönüşürler çabucak birbirlerine. Birincisi evde yoktur, gelecek. İkincisi çıkmış gitmiş, dönmeyecek. Üçünden en küçüğü evdedir. O olmazsa her ikisi ne edecek? Bildiğimiz sadece üçüncüdür. Çünkü birinci İkinciye dönüşmüştür. Sen tam onu görüyorum derken, Bakarsın ki, kardeşi görünmüştür. Söyle şimdi: Üçü tek bir kişi mi? Yoksa iki veya hiçbir kişi mi? Adlarını bana sayabilirsin. Üç kudretli hükümdarı bilirsin, Bir ülkeye üçü birden hükmeder. Ülke ile bütünleşip bir eder."
Le Cagot tembel bir sesle, «Evet, iyi bir hayat,» dedi. «Ben çok seyahat ettim, dünyayı avucumun içinde çevirdim ve bir şeyi iyice anladım. İnsanı en mutlu eden şey, ihtiyaçlarıyla varlıkları arasında bir denge bulunmasıdır. Bütün sorun, bu dengenin nasıl sağlanacağı. İnsan bunu belki varlıklarını yükseltip ihtiyaçlarının düzeyine çıkararak yapabilir. Ama bu budalalık olur. Bunu yapmak, arada bir sürü doğa dışı şeyler yapmayı gerektirir. Pazarlık etmek gibi, çalışmak gibi, çabalamak gibi. Öyleyse? Öyleyse akıllı bir adam dengeyi, ihtiyaçlarını azaltarak, yani onları varlıklarının düzeyine indirerek sağlar. Bunu yapmanın da en iyi yolu, bedava olan şeylerin değerini bilmektir. Dağların, kahkahanın, şiirin, bir dostun verdiği şarabın, yaşlı ve şişman kadınların, Bakın bana! Ben elimdekilerle mutlu olmayı çok iyi bilen biriyim. Bütün mesele elimdekileri yeteri kadar çoğaltmak.»
Sayfa 539Kitabı okudu
General sanki kendi kendine konuşuyormuş gibi alçak sesle Nicholai'ye anlatıyordu. "Şansımız varmış, Kiraz çiçeklerinin en güzel olduğu üç günün tadını çıkardık. Çiçeklerin vaat gününde buradaydık. Henüz kusursuzluğa erişmemiş oldukları günde. Kusursuzluk günleri sonra geldi çattı. Bak artık en güzel hallerinde değiller. Doruğu aştılar bile
Sayfa 199Kitabı okudu
Reklam
Eğer müdahale edeceğinizi bilmiyorsanız kader var. Bir seçenek; Her şey (inananlar için) Tanrı tarafından planlanmıştır, ta ezelden beri. Ya da fizikte gördüğümüz gibi her şey tesadüfidir. Fiziğin, kimyanın, biyolojinin elinde tutsak bir şekilde yaşıyorsunuz demektir. Bizler ya kuklayız ya da fırtınanın ortasındaki garip yaprağız. Oradan oraya sürükleniyoruz. Yok, eğer müdahale edebileceğinize inanıyorsanız; kuantum fiziğine güveneceksiniz. Düşünce ve duygularınız sizi bir yere götürür. Yönetmezseniz istemediğiniz yerlere götürür. Başkalarının etkisinde başkalarınm hayatlarında kukla olursunuz. Eğer kaderinizi yönetmek istiyorsanız, müdahale edeceksiniz. Duygu ve düşüncelerinizi aynı anda istediğiniz vizyona yönlendireceksiniz. Olmasını istediğiniz şeyleri gözünüzde hayal edeceksiniz. İngilizcede bir ifade vardır. “Act as if”; yani olmuş gibi davran. Yani olmuş gibi düşün, hisset ve davran. İşte o zaman kuantum alanı etkileniyor ve size istediklerinizi getiriyor veya sizi oraya sürüklüyor.
Sayfa 248Kitabı okudu
Yapılan deneyler sonucunda insanların, kendi ideallerini gerçekleştiremediklerinde depresyona girdikleri görülmüştü, ancak başkaları tarafından belirlenen standartlara ulaşamamak anksiyete sebep oluyordu.
Sayfa 19
Sürprizsiz yaşam.
Güvenliktesin. Uyuyor, yiyor, yürüyor, yaşamayı sürdürüyorsun, tıpkı gamsız bir araştırmacının labirentinde unuttuğu bir laboratuvar faresi gibi; sabah akşam, hiç yanılmadan, hiç duraksamadan yemliğin yolunu tutan, önce sola, sonra sağa dönen, bulamaç halindeki günlük yem miktarını almak için kırmızı kenarlı bir pedala basan laboratuvar faresi gibi.
"Rızıkların kapıları kilitlenmiştir; çalışmak uğraşmak o kapıların anahtarıdır..."
Sayfa 195