Kendi yüzüm bana huzur veriyordu,kendi bedenim bana huzur veriyordu ve kim tarafindan, ne tarafindan nereye sürüklenirsem sürükleneyim, zihnimde hiçbir şeyin kendi varlığımin önüne geçmesine izin vermiyordum.
Babam Metodist olmuştu, her pazar kiliseye gidiyor, pazar okulunda hocalık yapıyordu. Ne kadar çok hırsizlik yapıyor,ne kadar çok para kazanıyorsa, kiliseye o kadar çok gidiyordu; duyulmamış bir iliski değil bu.
Kendi kendime konuşma nedenim ise sesimin tınısını sevmemdi. Sesim kulağıma hos geliyor, yalnızlığımı azaltiyordu, çünkü yalnizdim. Ve yüzlerinde kendimden bir şeyler bulacağım insanlar görmek istiyordum. Çünkü ben kimdim?Annem ölmüştü. Babamı uzun zamandır görmemiştim.
Herkese iyi aksamlaaarrrr
Kairos buyuk merakla başladığım ama sinir harbi ile bitirdigim bir kitap oldu vallahi.
Kitap icinde hem Alman tarihinin Berlin Duvarinin yikilmasi doneminin derin detaylarini barindiriyor. Hem de keskin bir ask hikayesi barındırıyor. 19 yaşındaki korpecik kizimiz Katharina kendinden 34 yas buyuk Hans'a aşik oluyor. Basta romantik gibi baslayan hikayemiz sayfalar ilerledikce sadist bir adamin aşkina dönüşüyor... Bu yuzden kitap boyunca Hans'a ofke duyarak okudum Evet ceviri cok guzel su gibi akip gidiyor, o Alman mesafesi cok iyi aktariliyor ama kitapta beni rahatsiz eden bir seyler de oldu. Sanirim o argo tabirleri, belden aşağı kelimeleri cok tekrar etmesi beni rahatsiz etti.
Ben cok voovvvv olarak okuyamadim acikcasi. Ama sizler daha cok beğenirsiniz belli mi olur her birimizin okuma lezzetinde aradığı tatlar bambaşka sonuçta
KairosJenny Erpenbeck · Can Yayınları · 202386 okunma