Buraya uygun bir şey mi şimdi yazacaklarım emin değilim. Bu ümitsiz bir çığlık mı ondan da emin değilim. Gerçekten artık çok sıkıldım. 10 yıl önce hayatımın böyle şekillenecegini hiç sanmazdım. 10 yıl önce de en az bugünkü gibi anlaşılmayı bekledim. Hayır bu bencilce değildi. Benim insanı, toprağı, denizi ve rüzgarı anlamaya çalışmam gibi birileri de beni anlasın istedim. Bunu kendime hak görüyorum. Bir çok şey için oldukça çabaladım. Hayatımın dizginlerini elime almak için, insanların saygısını hak etmek için, o kadar çok çalıştım ki bu konuda içim rahat. Bunun için dünyanın bir ucuna kadar da gittim. Bu gidiş beni istediğim hayattan kopardı. Ben sade, sessiz ve beni anlayan özel bir insanın olduğu bir hayat peşindeydim. Anlaşılmak gerçekten lüks şey. İnsanların diğer insanları bir tüketim metasi gibi tüketmesinden, insanların canı sıkıldığında elindeki oyuncaktan sıkılıp baska bir oyuncağa sarılan çocuklar gibi davranmasından sıkıldım. Anlamlar ve değerler yok oldu. Bir huzursuzluk çağındayız hepimiz. Nazım'ın şu dizelerini hep sevmişimdir. "Fevkalade memnunum dünyaya geldigime, toprağını, aydınlığını, ekmeğini ve kavgasını seviyorum." Mücadelem daima sürecek. İnsanlara olan sevgim ve mahcubiyetim de. Kim bilir belki bir duygu ekseninde buluşacağım bir insan beni bulur. Evet sevgili arkadaşım buraya kadar sabırla okuduysan yazdıklarımı sana bir şarkı hediye ediyorum. Orfeas Peridis'in Fevgo'su. Kal sağlıcakla.