Kendi kendisini aşka veriş şekli hazza sakin bir limanda bekleyen gemi gibi hazırlanmış yüzünün mahmur İstanbul sabahlarını hatırlatan örtülüşleri, yaşanan zamanın ötesinden gelir gibi tebessümler, hepsi ayrı ayrı lezzetlerdi ki tattikca hayran oluyor, bir insandaki bu sonsuzluğa, zamanın birdenbire değişen, adeta birbiri peşinden gelen ebediyetler gibi ağırlaşan ritmine şaşıyordu. Daha o günden en büyük sırrı sadelikte olan kadına karşı içinde garip her türlü duygunun üstünde bir tapınma hissi başladı. Onu bir kıta gibi yavaş yavas keşfediyor ve ettikçe hayranlığı ve bu tapınma hissi değişiyordu