“Mesela Ulucami’de öğle vakti
Eyüp’te ikindi huzura durup
Akşama Şam-ı Şerif’e yahut İsfahan’a koşmalı
Mutlaka Kudüs’ü görmeli bayramda
Gece namazı Mescid-i Aksa’da çıkmalı göğe
Her gün her yöneliş zamanında Kâ’be’dedir kaim
Her huzur anında Mescid-i Nebevi’de”
Şair, "Kapanmaz yağmurun açtığı yaralar çocuklarda,"diyor.İnanmış bir adamın nefesi değdiğinde, kapanır savaşın açtığı yaralar çocuklarda. Yerinde bir gül büyür. Kokusunu o nazenin, o içli çocukların rüyalarına bir ninni halinde salarak...
Yalnız ,gökyüzündeki yıldızların çayın dibindeki çakıllara , doğu tarafından kopup gelen bulutlardan batı tarafındaki denize kadar uzanan ve yayılan bu kocaman gecenin içinde , yapayalnızdı.
Kendi dili ile bu insanların dili arasında herhalde pek büyük farklar olacaktı, onlar Yusuf’un sözlerinden bir şey anlamayacaklar ve o, anlattığıyla kalacaktı.
Ara sıra, akşamları , böyle kah bir riyaziye kay bir tarih kitabını eline alır , belki elli defa okuduğu yerleri bir daha gözden geçirirdi. Dünyada mektep kitabından başka bir şey okunabileceğini bilmiyordu .
İlerde ol bütün ayrılışlardan, hepsi arkanda kalsın
kış gibi, şu geçip gitmekte olan.
Çünkü öyle sonsuzca kıştır insan kışın
ki yenilmez artık yüreğin, kışı bir atlatırsan.