Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

esra betül

esra betül
@esrabetul_
öğrenci
7 Ekim
27 okur puanı
Haziran 2018 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
İnsan kendisi kıble olmadan kıbleye dönemiyordu. İbre kendisi olmalıydı, o olunca da kıble kalkıyordu zaten. Yoksa her budala doğru insan, doğru iş, doğru eş, doğru yer arıyordu, buna da arayış diyordu. Doğru olmadan doğru, bulunmuyordu.
Reklam
252 syf.
·
Puan vermedi
Kadıköyü'nün Romanı
Kadıköyü'nün RomanıSafiye Erol
8.6/10 · 192 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sevmek, asıl sevdiklerin ve tercihe şayan bulduklarından yiyeceğini yedikten sonra gelip dinlendiğin ve teselli bulmaya çalıştığın şu bahçe midir? Yabanî kekik ve mercanköşk kokusunda Hafız Sami'nin delirme pahasına çıkan sesi senin mayonezle bozulmuş cildinin, dimağının, ahlakının ve dönmeze gitmiş edebinin eskiden ekilmiş maydanozu mudur? O şair sen almak istediklerinden hevesini alamayıp geri düşünce okuyasın ve tam da beni aksettirmiş diyesin diye mi yazdı o şiirleri, kendi ölümünü güzel ve kutlu ve bereketli kılmak için mi? Artık bu devirde kitabın satılması değil toplatılması mübahdır.
İnsan zaten dertli değildir, derdin kendisidir. İnsan öyle büyük bir derttir ki bu büyüklükte bir şeyin kendine sığacağını aklına getirmez de bunu dünyanın, hayatın derdi sayar. Hayat, o durgun, kibirli suyunda kendisine bakan bu çirkin heyulaya bakıp bakıp "Bu herhalde benim," der. Bu dert de ona yeter.
Reklam
Yapıp edip yumuşak bir ses tonu ve makullüğün şemsiyesini elinde tutmayı aksesuar sayan insanoğlunun her parçacığı gibi kendi kabahatlerine, sayıp döktüklerine karşı sonsuz bir merhamet sahibiydi. "Allah," derdi insan kendi kendine, "Benim yarım kadar olsa yeter, vallahi yeter." "Beni, benim kadar anlasa yeter. İnan ki yeter." Kim inansın, dense cevaben, "ben inanayım yeter," derdi.
Sayfa 503Kitabı okudu
Adil'in içine söyleyebilmenin sadece güzel olduğu ama asıl güzelin bir varlık olduğu sezgisi ağır ağır çöküyordu. Arkadaşları güzel sözlerin kıyısında pek çirkin duruyorlardı. Onları çirkin gören gözü güzeli de muhakkak görecekti. Eline bu âsâyı aldı ya da onu elinde buldu. Hakikat söylenip geçiverilecek ertesi gün sövülecek bir şey değildi, değişilecek bir şeydi.
Sayfa 427Kitabı okudu
"Hayırlı kabir kaybolandır," demişler ya, insan da bir an, bir gün artık kaybolmalı. Kayba and içmeli hem de. Ortaya çıkmışların, en bilinen sanatkârların, adı en çok anılan düşünürlerin kaybolanların, yani kendini sunmaya tenezzül etmeyenlerin yanında bir hiç olduklarını bilip buna da and içmeli. Ben içiyorum. Ve bu içtiğim beni sarhoş ediyor. Hiçbir asıl meydanda, görünürde değildir ki, değil mi? Meydan burası değil ki? Burası giz yeri, giz. Burası bildiklerinin nihayette yanlışlanacağı yer değil mi? Yerden dolayı değil tabii ki senden dolayı. İnsan, zavallı hem her şeyi yanlış bilip hem de bu giz yerinde aşikârlık yarışı yapar, yalanın yayılmasına, yerleşip kök salmasına hizmet eder. Ben de yeminimin hakkı ile yemin ederim ki her şey bu kadar değildi, asıl isimler bunlar değildi, asıl büyükler adı kalanlar değildi, hep ama hep bilmediklerimizdi. Her gün onları düşünüyorum ve Allah'a beni de gizlemesi için, gizlenecek olanlardan olmak için yalvarıyorum.
Sayfa 190Kitabı okudu
Mistik...İşte en korkunç şey. Bir kere ayağınızı topraktan kesmeyin. Her şey olursunuz, havadan kaptığınız her şey... Çünkü uzviyetinizde parazitler konuşur, insanlık mistiği, kuvvet mistiği, ırk mistiği, hayalet, ıstırap mistiği... Çünkü tanrılık yanı başınızda bir aktör elbisesi gibi asılıdır, derhal giyinmek öyle kolay ki... Bir kere insan tanrılaşmağa alışmasın. Mutlak bir fikir olduğunu, hakikatin tek göründüğü yer olduğunu sanmasın.
Sayfa 397Kitabı okudu
591 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.