Meral kocasını hüzünlü gözlerle kapıda karşıladı.
Meral:
-Nerede kaldın Süleyman? Merak ettim.
Adam hiddetle ve sinkaflı sözler eşliğinde,
Süleyman:
-Sana ne be kadın. Sana hesap mı vereceğim.
Dedikten sonra bitkin bir halde olan karısına sert bir tokat nakşetmişti. Tokatın etkisiyle Meral duvara çarpmış sonrasında yere
BİBLO
“Biraz da kil alabilirmiyim?”
-"tabi ki, ne kadar lazım?..”
“Yani.. , - bilmiyorum ilk defa yapacağım"...
O an sanırım Bilgin’in neler düşündüğünü anlamışsınızdır. Ya bu adamı burada boğmak istemiştir ya da terslemek fakat o aksini yapmış daha nelerin olacağını da şimdiden sezmiş sükûnet ile alışverişine bir heyecan ile
Belki de tüm yaşam,
eşsiz senfonik bir bestenin canlı orkestrasında çalmak gibidir.
Her birimiz, her bir varlık, canlı ya da cansız her bir zerre, senfoninin bütüncül melodisine katkıda bulunur...
"Ölmek;
Bir sanattır, her şey gibi.
Eşsiz bir ustalıkla yapıyorum bu işi.
Öyle ustaca ki insana korkunç geliyor.
Öyle ustaca ki gerçeklik duygusu veriyor.
Bu konuda iddialıyım sanırım.."
(
Konu : tekerlek üzerinde seyretmesiyle uyanan, "Hangi okula göndermeli, tarihi nasıl anlatmalı, doğumu nasıl öğretmeli, beladan nasıl esirgemeli?" gibi kaygılarla, giderek bir yol arkadaşına dönüşen oğluyla ilişkisini anlatıyor.
Yorum : babalık sorumluluğu üzerine yazılmış, her baba ve baba adayının okuması gereken can dündar'ın eşsiz eseri.
Sensiz doğacak günleri akşam biliriz
Her zevki keder, neş’eyi hep gam biliriz.
Mümkünse kavuşmak sana bir gün, bil ki
Biz yalnız o eşsiz günü bayram biliriz.