Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nergiz Garibli Kaya

Onlar arkadaşları hem de ilk arkadaşlarıydı ve dostluk denen şeyin sevgi, zaman, bazen para, her zaman bilgi alışverişi gerektiğini biliyordu.
Reklam
Mutlu bir halsizlik içindeydi ama o günlerde hep halsizdi zaten, sanki normal görünmek için gün boyu harcadığı çaba başka bir şeye enerji bırakmıyordu. (Bazen insanlara yavan, soğuk, sıkıcı geldiğinin farkındaydı ama olduğu gibi görünmesine kıyasla ehveni şer olduğunu düşünüyordu)
"Şüphe, bazen acıtıcı bir yoğunluğa ulaşarak varlığını sürdürüyordu..."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Bu bahaneyi hiç uzatmadan kabullenmelerine şaşırmış ama uğraştırmamalarından rahatlamış, benmerkezciliklerine şükran duymuştu. Hiçbiri başkasının hikâyesini dinlemek istemiyordu zaten, kendilerininkini anlatmak istiyorlardı."
"Matematik hocası Dr. Li hep "En kolay açıklama genellikle doğru açıklamadır" derdi, belki aynı kural burada da geçerliydi. Ama olmadığını da biliyordu. Matematik başka bir konuydu. Hiçbir şey matematik kadar indirgemeci bir şey olamazdı."
Reklam
"Onca gurur duyduğu kitaplarının, dike yamaya giydiği gömleklerinin esamisi dahi okunmazdı; onlara sahip olmaktan duyduğu gurur, hiçbir şeye sahip olmamaktan da ayıptı."
"... her gün bir şeyler ne kadar şeyi bilmediğini hatırlatıyordu ona."
"Keşke bilmeseydim, dediği bir daha hiç kullanmamayı umduğu, düşündüğünde ya da gece rüyasına girdiğinde utanç ve nefretle büzüşmesine yol açan başka şeyler de biliyordu."
"Arkadaşlık, dostluk genellikle o kadar mantık dışı ortaya çıkıyor, hak edenlerden kaçarken tuhaflara, kötülere, acayiplere, arızalılara konuyordu ki..."
""Bence tek sorunu..." Mutsuzluk, diyecekti az daha. Fakat 'mutluluk' denen şey de gösterişten, sürdürülebilmesi imkansız bir durumdan başka neydi, hele ki dile getirmesi bile bu kadar zorken?"
Reklam
"Buna rağmen bu durum kendini biraz daha zayıf hissettirmiş, eli sıkı titizliğine, insanlara gösterdiği gibi bir kişi olmamasının önündeki köklü ve onulmaz yetersizliğe dair kanıt dosyasına yeni bir sayfa eklemiş gibi gelmişti."
"Otuz beşine basıp, çocukluğumun iki katı kadar yetişkinliğim var, demeyi iple çekiyordu."
"Başka herhangi biri olsa tereddüt etmezdim dedi kendi kendine. Cevap vermesini talep eder, ortak arkadaşları arar, karşısına oturup bağırarak da, yalvararak da, tehditle de olsa itiraf ettirdi. Fakat Jude ile arkadaşlığın fıtratında vardı bu: O da biliyordu, Andy de biliyordu, herkes de biliyordu. İçgüdülerinin haykır dediği sözleri yutuyor, şüphelerinin etrafından dolanıyordun. Arkadaşlığın bedeli olarak mesafeni koruyor, sana söyleneni kabulleniyor, kapı suratına çarpılırsa tekrar zorlamak yerine sırtını dönüp gidiyordun."
"Odasına çekilip önüne çizim kağıdı, eline kalem almanın yeterli olduğu, kararlarını ailesinin verdiği, kendisinin sadece cetvelin dümdüz kenarına, kavislerin zarif açılarına odaklanabildiği kararlar ve kimlikler öncesi yılları çok özlüyordu."
"Hayal edebilme kabiliyetini yitirmişti. Bu nedenle her gece başkaları yaratırken o kopyalıyor, seyahatlerinde gördüğü, içinde oturduğu veya önünden geçtiği, başka insanların tasarlayıp inşa ettiği binaları çiziyordu. Yapılanı tekrar tekrar yapıyor, iyileştirmeye bile gerek duymadan bire bir kopyalıyordu. Yirmi sekiz yaşındaydı, hayal gücü onu terk etmişti, kopyacılığa mahkûmdu."
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.