Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Evet, ümitvar olunuz; şu istikbal inkılabı içinde en yüksek gür sadâ, İslâm'ın sadâsı olacaktır. Ve bu Asya ve Afrika tarlasının ve Rumeli bostanının çiçekleri ziya-yı İslâmiyet ile neşv ü nema bulacaktır.
Bediüzzaman Said Nursî
Bediüzzaman Said Nursî
Kadının genç sayılmayacağını, ilk kocasının ona kötü davrandığını, bir daha evlenmek istemediğini anlatırken, onun gözünde ne kadar güzel, ne alımlı olduğu ve ilk kocasının kötü izlerini silmek için, kadının kendisini seçmesini ne çok istediği belli oluyordu; bu insanın eğilimini, sevgisini ve bağlılığını sana anlatabilmek için, onun söylediklerini sözcüğü sözcüğüne yinelemem gerek. Evet, sana aynı zamanda onun yüz ifadelerini, sesindeki uyumu, bakışlarındaki gizli ateşi canlandırabilmek için, bende en büyük bir şairin yeteneği olmalıydı. Yok, bütün varlığındaki ve ifadesindeki ince duyguyu anlatmaya sözcükler yetmez; benim yineleyebileceklerim hep kaba kalır. Kadınla ilişkisi hakkında uygunsuz düşünüp, davranışından kuşku duyabileceğim korkusu, beni özellikle duygulandırdı. Kadının eşkâlinden ve gençlik alımlılığı olmaksızın, onu karşı konmaz biçimde kendine çekip sımsıkı bağlayan vücudundan söz edişindeki sevimliliği, ancak ruhumun derininde yineleyebilirim. Şiddetli eğilimi ve ateşli, tutkulu arzuyu hayatımda bu saflıkta görmedim, evet şunu diyebilirim: bu saflıkta düşünmedim ve düşlemedim. Bu masumiyet ve sahihliği hatırladıkça, ruhumun en derinden tutuştuğunu, bu sadakat ve hassasiyet resminin peşimi hiçbir yerde bırakmadığını, benim de kendiliğimden tutuşup eridiğimi söylersem, beni azarlama.
Sayfa 15
Reklam
Henüz keşfetmediğin sınırları aşmaya çalışmak, durduk yerde zıplamak gibiydi. Evet, hareket ettiğini düşünebilirdin elbette. Fakat bu şekilde nereye varabilirdin?
Temel bir nokta, benim içimi sana yeterince açamamamdı; ama bu (şimdi düşünüyorum) yalnızca benim kişiliğimden (...) kaynaklanan, bana özgü bir durum değildi: ilişkinin özünde vardı : ilişkideki iki kişi -sen ile ben kişi olmanın gereği olarak tam 'aça'mazlardı 'iç'lerini, ötekine - (...) Ya peki, bir 'uçurum' idiyse ilişki, bir olanaksızlığı mı deniyorduk; olmayacak birşeyi mi oldurmağa çalışıyorduk; dolayısıyla, en baştan, bunun 'yürü'meyeceğini, ya da, zamanı gelince, 'sona ere'ceğini biliyor muyduk - bu böyleyse de, böyle bir bilinçle, zaten, kuramaz idi miydik, ilişkimizi? Evet - önemli olan da buydu, işte : bu bilinçle; ama, ona karşın, gene de, kurmağa çalışmamız, ilişkiyi:- Ne kendimizi ne ötekini aldatmak - bilmek, ki bu amaçladığımız hiçbir zaman tam olarak gerçekleşmeyecek; ama, buna karşın, gene, bilmek ki, bu, dünyanın en önemli şeyidir, ve bunu gerçekleştirmeğe çalışmak, zorundayız-
Seve seve itiraf edeyim sana, zira bu konuda bana söyleyeceğini biliyorum, çocuklar gibi gününü gün eden, oyuncak bebeklerini yanlarında sürükleyen, soyup giydiren, annenin şekerli ekmeği sakladığı dolabın çevresinde büyük bir saygıyla sessiz dönenen, arzu ettikleri şeyi en sonunda ele geçirince, avurtlarını şişire şişire yiyerek, daha daha! diye bağıranlar en mutlu kişilerdir. - Bunlar mutlu yaratıklar. Paçavra uğraşlarına ya da giderek kendi meraklarına muhteşem isimler vererek, bunları insansoyuna onların iyiliği ve refahı diye satanların da keyfi yerindedir. - Ne mutlu, bunu yapabilene! Ama huşu içinde bunun insanı nereye götürdüğünü görense, tuzu kuru vatandaşın, kendi küçük bahçesini budayıp cennete çevirdiğini, mutsuz olanın bile, sırtındaki yükle ahlayıp oflayarak ilerlemeye çalıştığını ve hepsinin, şu güneşin ışığını bir dakikacık daha uzun görmek için aynı isteği duyduğunu bilense -evet, o sakindir ve kendi içinde kendi dünyasını kurar ve bir insan olduğu için, o da mutludur. Sonra, ne kadar darda olsa bile, yüreğinde yine hep özgürlüğün ve istediği zaman bu zindanı terk edebilmenin tatlı duygusunu taşır.
Sayfa 12
Evet, Cenab-ı Hak insana bir benlik, bir nevi hürriyet vermiştir ki; Cenab-ı Hakkın rububiyetine ait evsafı bilmek için. mevhum farazî bir vahid-i kıyasî yapsın.
Reklam
Evet herkese hayırlı sabahlar, bana hayırlı geceler
Zeki insanlar asla bir baltaya sap olamaz, olanlar yalnızca aptallardır. Evet efendim, on dokuzuncu yüzyıl adamı en başta karaktersiz olmalı, böyle olmaya manen mecburdur; karakter sahibi, çalışkan bir insansa oldukça dar kafalıdır.
Herkese eşit haklara evet, ayrıcalıklara hayır. BİZ BİR DEMOKRASİYİZ...
- Cehennem var mıdır? - Evet, bir cehennem vardır! - Nerededir bu? - İnsanın umudunu yitirdiği yerde.
Reklam
- Neden iyi degilsin acaba? - Bana öyle baktigin için. -Nasil? -Öyle iste... - Anlamiyorum, nasil bakıyorum ben sana? - Sevecek gibi... - Sevecek gibi mi? - Evet, sevecek gibi bakma bana.. - Ya seviyorsam? -O zaman bir gelip bir gitme.
Sayfa 183 - DestekKitabı okudu
Kadınlar
Kadın olmak gerçekten zor. Bunun tek sebebi acaba erkeklerin egemen olduğu toplum düzeni mi? İlk bakışta evet gibi gözükse de bunun cevabı ben sadece o olduğunu düşünmüyorum. Öncelikle erkeklerin egemen olduğu yani ataerkil bir toplum düzeni içinde yaşıyoruz ve eğitim seviyesi düştükçe ataerkillik artıyor toplumda. Neler neler çıkıyor ortaya daha
Evet, dünya tamamlanmış bir yolculuk değil, denize açılmakta olan bir gemidir; ve minber onun pruvasıdır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.