Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
Bir Çöküşün Öyküsü, insanların hayatlarında oynadığımız rolün gerçekte ne kadar önemli olduğunu sorgulamamıza neden oluyor. Evet, bazen kendimize gereksiz yükümlülükler yaratıyoruz ve başkalarının beklentilerine uymak için kendimizi zorluyoruz. Ancak unutmamalıyız ki attığımız her adımın sonuçları vardır. Bu sonuçlar sadece bizi değil, çevremizdeki insanları da etkiler.
Stefan Zweig bu öyküsünde, kendi yaşam ve ölümümüzün başkaları için pek de ilginç olmadığını hatırlatıyor. Her birimizin hayatı, nevi şahsına münhasır deneyimler ve anlamlarla doludur. Bu nedenle, kendi yolumuzu çizerken başkalarının beklentilerini değil, kendi içsel değerlerimizi takip etmeliyiz.
Derin anlamlar ve kararında müthiş betimlemeler içeren bu kitabı kesinlikle okuma listenize ekleyin!
Hiç aşık oldun mu?..
"Hiç aşık oldun mu?"
Sorum Erdem'i şaşırtmıyor. Düşünceli bir halde karşı duvardaki panolara baktıktan sonra bana dönüp, "Evet," diyor. "Eski sevgilime çok aşıktım."
"Neden ayrıldınız?"
Bir anlığına düşündükten sonra omuz silkip arkasına yaslanıyor. "Aşk her zaman birleştiren bir duygu değil sanırım. Bazen onunla nasıl baş edeceğini bilemediğinde yıpratıcı oluyor. İstemeden sevdiğin kişiyi üzüyorsun... Peki sen?"
"Sanmıyorum... Şanslı olduğumu söyleyecek misin?"
"Hayır. Aşık olmak benim için tahmin edemeyeceğim bir yıkıma dönüştü ama en güzel günlerimi de yaşamamı sağladı. Aşk güzeldir, onu yaşayabildiğinde insanı çok genç, çok mutlu hissettirir. İşlerin çığırından çıkması çoğu zaman aşkın değil, bizim suçumuz."
Bir solukta okudum ve hâlâ etkisinden çıkamadım. Kitabın adı biraz ipucu veriyor aslında kitap hakkında ama ben yine başka şeyler okurum diye düşünmüştüm.
Herkesin kendi penceresinden haklı göründüğü bir hayat öyküsü aslında. Her karakterin dilinden ayrı ayrı yazılmış. Kimin haklı olduğuna karar vermek oldukça güç. Kitap tema olarak bazı şeyler gizli kalsa daha mı iyi oluru işlemiş. Her hayat kendi dinamiğini yaşar evet bazen istemeden bir seçimin ortasında buluruz kendimizi, hatta seçme şansı olmadan direkt başrolde. Mühim olan, olanın pişmanlığını yaşamak yerine elde olanlarla yola devam etmeye çalışmak diye düşünüyorum. E tabi bu da benim pencerem, sizce farklı olabilir.
Hulâsa şunu anlıyoruz ki birinin seçimi pek çok kişinin hayatını derinden etkiliyor, adımlarımıza ve seçimlerimize dikkat edelim olur mu? Kimse kimsenin hayatını tepetaklak etmek istemez diye düşünüyorum.
Okumak isteyene şimdiden keyifli okumalar diliyorum.
Bu kitabı okuduktan sonra kendi hayatıma dönüş yapabildim. Aslında hediye olarak almıştım ama kendimde okuyayım istedim. Iyiki almışım ve okumuşum. Okuduktan sonra yüzleşmem gereken canavarlarım olduğunu ve yıllardır beni tükettiğini fark ettim. Ve o canavarlardan bir tanesiyle yüzleşebilmek için eski çektiğim videoları izledim. O canavar ne çok şey söylemiş oysa hiçbiri doğru değilmiş. Boşuna dinlemişim galiba dedim.
Evet bu bir çocuk kitabıydı ama her yaşa hitap ettiğini yazdıklarımdan anlayabilirsiniz. Kesinlikle herkesin,özellikle düşünceleriyle savaş halinde olan canavarlarla tanışmış yetişkinlerin okuması gereken bir kitap. Bazen aradıklarımız çok derin manalarda saklı olmayabilir. Belki bir çocuk kitabının bir resminde veya bir heyecan verici olayında saklıdır.
zaten çorba beynim iyice çorba oldu. bazen satırları geriden aldım, ben mi bağlantıyı kaçırdım, diye ama yok Gogol bey deli taklidi yaptığı için kelalaka cümleler kuruyormuş. kitabın önsözünde neden söylersiniz peki kitabın sonunu? sizce okuyucu ahmak mı anlamaz mı okuduklarını bunu açıklama gereği duydunuz? evet, aba altından siyasi göndermelere kadar okuyucu durumun farkında. kimse de Gogol'u zan altında tutamaz çünkü bunlar edebi bi eserde delinin ağzından çıkan safsata sözler. kimse, sen neden İngiltere'ye salladın, diyemez çünkü öyle ya, delinin lafları bunlar canım... aslına bakılırsa fazla bile zekice yöntem olmuş dönem eleştirisi bakımından. tebrikler Gogol, Ölü Canlar daha iyiydi ama neyse bu da fena değil. yine de arşa çıkarmam, 4/10
Kitap baştan sonra entrika dolu. Eğer entrikalar,sadece kötü insanlar,kuyu kazan insanlar seviyorsanız tam sizlik kitap. Ben entrikalı hiçbir şey sevmediğim için bu kitabı da çok sevemedim. Ama kitap sürükleyici mi? Evet sürükleyici. Bir kadının dik duruşunu ama bazen abartılı dik duruşu güzel anlatmış. 1950 li yıllarda kimyaya tutkun olan Elizabethin erkekler dünyasında ayakta durma çabalarını anlatan bir kitap.
Kitaplar insanları çok etkiler. Evet kadınların kendi ayakları üzerinde durmasını sağlaması açısından özendirici. Fakat entrikalar sonucunda kazanç elde etmeye de çok vurgu yapılmış. Sonunda kaybettiriyorlar ama en başta insanların aklına sokuyorlar. Ne sevdim ne sevmedim diyebilirim kitap için. Entrika seviyorsanız sizlik bir kitap.
