Merhabalar
Öncelikle şunu söylüyorum ki bu kitabı okumak benim için çok çok keyifliydi. Bu kitap kadın bir karakterimizin karmakarışık bir iç dünyasını anlatıyor. Kitabın muhteşem bir anlatımı var. Okuyucunun anlatanın içine sürüklenmesine neden oluyor. KESİNLİKLE ÇOK SEVDİM KİTABI. Anlatılanlar çok bizden. Tuğba hanım kitabı çok çok güzel
384 syf.
5/10 puan verdi
Kitap,Nilsu ve Teoman isimli iki karakterin gençlik yılları itibariyle,olumsuz aile bireyleri ve yaşadıkları etrafında gelişen bir çeşit hayatı ve kendilerini sorguladıkları süreci anlatıyor.Aile içindeki olumsuz roller,sitemler,mutsuzluklar, yanlış seçimler ve dönüştükleri kişilikleri okuyoruz.Bu bağlamda bir nevi ders çıkarılacak bir analiz olsa da,kitap bir otuz yıl öncesini anlatmasına rağmen Türk kültür,yaşantı ve değerlerine ters geldi.Evlenmeden çocuk yapmak ,sık sık farklı yüzeysel ilişkiler yaşamak,aynı evi paylaşmak ,intihar olgusunun hafife alınması..vb.Sırf bu sebeplerden dolayı kitap beni tam anlamıyla etkilemedi.Yine de Buket Uzuner'in tüm kitaplarını merakla okumak isterim
287 syf.
8/10 puan verdi
Okurken önceki kitaba göre daha acele yazıldığı hissine kapıldım. Aslında kitap tek bir olayın etrafında dönüyor. Önceki kitaptaki kadar zengin bir öykü anlatılmadığı için insan okurken hayal kırıklığına uğrayabiliyor. Çok iyi olmasa da iyi bir kitap, daha başından yazar spoiler verse de kendisini merakla okutturuyor. Sadece belki de biz seri ilerledikçe kitapların daha sürükleyici ve daha tatmin edici olmasına (yazarların gittikçe ustalaşması, üne kavuştukça yayın evi baskısından kurtulmaları, daha iyi editörlerle çalışmaları aklıma ilk gelen nedenler) alıştığımız için hayal kırıklığı hissi ister istemez oluşuyor.
“Mutlu bir ülke gibiydi çocukluğum, babamın mutlak egemen olduğu!”
Arturo’nun Adası’nın uzun zamandır baskısı yoktu, #canmodern diziden yayımlandı @sirinetik
Kitabın alt başlığı Bir Çocuğun Anıları. Arturo Porcida Adası’nda (3-4. görsel) geçen çocukluğunu anlatıyor. Annesi doğumda ölmüş, babası sık sık seyahatte ve ‘Oğlanlar Evi’ denilen evinde erkek hizmetkarlarla kalıyor. Evin daha önceki sakini kadınları sevmediği ve eve kabul etmediği için eve halk tarafından böyle bir isim takılmış, hurafelerle karışık. Arturo sadece anne sevgisi değil, kadın sevgisini ya da şefkatini hiç görmemiş bir çocuk. Birgün babası Arturo’dan birkaç yaş büyük bir kızla evleniyor ve Arturo’nun narsist erkeklerin egemenliğindeki dünyası da değişmeye başlıyor. Arturo’nun çocukça anlamlandırmaları, bastırılmış arzuları, trajik ilgi arayışları çerçevesinde şekillenen bir hikaye. Hayatta kendi trajedisini hazırlıyor, Dünya Savaşı yaklaşmakta…
Elsa Morante’nin anlatımını sevdim, okudukça içine çeken bir hikaye ve akıcılığıyla da çoğu okura hitap edecektir. Şadan Karadeniz önsözde Morente’yi keşfetmesini anlatıyor, Bilge Karasu bu kitap için ‘Zamanım olsa hemen çevirirdim.” demiş…
#şadankaradeniz çevirisi
#nükhetpolat editi
Öztürkçe çeviriye bazı okurlar mesafeli, ben de pek anlaşamam. Bu kitapta bu sorunu yaşamayacaksınız:)
Selamlarr! Zifiriyet Fabrikası kitabı ile kalemiyle tanıştığım yazarın son çıkan eseriyleyim Eleştiri, mizah içeren bir kitaptan beklediğim tüm beklentilerimi karşıladı.
Bendeniz Engin Denizler… Kayseri menşeili Japon yapay zeka robotu olan eşim Cevriye ve arkadaşım Birol ile yaşıyorum. Birol ile bana kimse ev vermiyordu. Öğrencisiniz,
"Tuhaf, değil mi? En beklenmedik şeyleri hiç aramazken bulabiliyoruz."
Kitabın son sayfalarından alıntıladığım bu cümle bütün kitabı anlatmak için yeterli olurdu bence ama bu kitap hakkında konuşmamız gereken şeyler var. Uzun zamandır böyle tatlı bir roman okumamıştım galiba. Bana sanki bir Nil Karaibrahimgil şarkısı dinliyormuşum gibi
