"Vallahi ben evlatlık gördüğüm zaman, annesiz babasız kaldıkları için onlara çok üzülüyorum. Yani o zaman tansiyonum yükseliyor. Kimsenin evladını kimseye koymasın Allah. Evlatlık yapmasın yani, annesi ölüyorsa o da beraber ölsün istiyorum yani yetim kalmasın."
Reklam
"Siz Zeyd Zeynep meselesinin Muhammed’in Zeynep’e aşkı olduğunu mu zannediyorsunuz? Muhammed’e kim yakınsa onu ondan uzaklaştırmaya çalıstılar. Damadı Ali ile arasını bozmaya çalıştılar. Ali uzun süre pasif pozisyonda kalmak zorunda kaldı. Ali ile Ayşe’nin arasının bozuk olması aslında gizli bir Ebu Bekir Ali rekabetidir. Araplar nezdinde evlatlık öz evlat gibiydi. Ona varis olabilirdi. Muhammed’in en büyük mirası risaleti idi. Tıpkı İbrahim’in oğulları Ismail ve İshak’a peygamberliğin geçmesi gibi Muhammed’den sonra da Zeyd’e peygamberlik geçebilir ve Muhammed’in postuna Zeyd oturabilirdi. Yemenli bir köle azatlısının Peygamberin postuna oturmasına hiçbir Arap razı olmazdı. İşte bu, Zeyd Zeynep meselesi ile Arapların örfüne aykırı olmasına rağmen, evlatlık müessesesinin lağvedilmesine ve bunun pekiştirilmesi için de Peygamberin Zeynep ile evlenmesine yol açtı."
Mesele şu ki bu devam eden savaş içinde birbirlerine karşı adeta yüzsüz olmuşlar, ne evlatlık, ne kardeşlik, ne babalık kalmış!.. Hatta ne de insanlık!
Şeker portakalının devamı olan bir kitaptır burda Zeze büyümüş maddi açıdan durumu iyi olan bir aileye evlatlık verilmiş. Büyüyünce dertleride büyümüş. Şeker portakalı fidanı yerine yüreğinde bu sefer kurbağası var. Yeni evine bir türlü alışamıyor ve babasıyla sorun yaşadığı esnada kurbağasını bulur ve babasının yerine koyar onu. Bu kitabıda güzeldi tavsiye ederim ama şeker portakalı daha güzeldi. İyi okumalar .
"Bakamıycam diye evlatlık verilir mi? Allah hepsini rızkıyla gönderiyor.. 'Ağılda oğlak doğsa, ovada otu biter' derler."
Reklam
Evlatlık Gülsüm :(
Kız onun güzelliğine hayran,elbiselerine hayran haftada iki kere gelen keman ustasından öğrenerek çalıp söylediği şarkılara hayran,hasılı,herşeyine hayrandı.
Sayfa 145 - İnkılap yayıneviKitabı okudu
Evlatlık, annenin karnında büyümek değil kalbinde büyümektir
Babaannem Hanife, 1900 yılı civarında, Ordu'nun Perşem­ be ilçesinde doğmuş, bir deniz binbaşısı ailesine evlatlık olarak verilmiş, on üçünde kendisinden 22 yaş büyük dedemle evlen­dirilmiş, ilk çocuğu yaşamamış, on beşinde babam Mehmet Nusret'i doğurmuş, babamın doğumundan birkaç yıl sonra üç yaşında ölecek bir kız çocuğu daha doğurmuş ve yirmi altısın­ da da veremden ölmüş.
Bir kum saatiyim sensiz geceden gündüze, Altı durmadan üstüne getirilen. Bu nasıl zaman ki çakılıp kalmış güze, Doğmamış çocukları evlâtlık verilen.
Sayfa 398 - SONELER - VKitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.