Şehirleri kokluyorum.
Dünyadan anneme giden bir otobüse bindim dün gece yine bir anda aldığım bir kararla. Zaten hiçbir yere planlayıp gidemedim ki fani ömrümde. Bitmez sandığım upuzun bir yoldan geldim. "Tokat'a gitmek gerek" diyordu ya hani Evliya Çelebi. Gittim. Daha otobüsten indiğim an büyüleyici bir koku duydum. Hangi bitki, hangi ağaç bilmiyorum. Biraz ıhlamur, biraz zeytin çiçeği gibi. Çözemedim nedir ama büyülendim. Elma kokulu Amasya'yı, kavun kokan Kırkağaç'ı, narenciye çiçekleriyle bezeli Çukurova'nın kentlerini anımsıyorum da, kendi memleketimde bu kokuyu ilk duyuşum. İki şeyi unutmazmış insan beyni. Sesleri ve kokuları. Zihnimde güzel bir yere kaydettim bu harikayı. Keşke şimdi üzerime, saçlarıma sinse de, annemi kucaklarken ona da götürebilsem bu ferahlığı. Size bu sabah, birkaç saat sonra bir hastane odasında mutlulukla şifa bulacak bir annenin yatağındaki gamzeden gülümsüyorum. Bu mutluluğu bölüşmek istedim herkesle. "Yol güzel, varmak değil" diyen şaire hak versem de, bazen varmak ve mola almak lazım hayattan... Vardığın yer cennet kokusuysa bir de... Hepsi güzeldir. Yürüdüğünüz tüm yollar iyiliğe, güzelliğe açılsın sevgili insan soyu. Herkese gülaydın...
Peygamber efendimizin namaz kıldırdığı cami .Ahi Çelebi camii
Çelebi'nin anlatımına göre, rüyasında yanına birinin geldiğini ve kendisinin Sa'd bin Ebi Vakkas olduğunu söylediğini aktararak, bu kişinin Evliya Çelebi'ye 'Birazdan buraya bütün peygamberlerin ruhları, bütün sahabe, bütün alimlerin ruhları gelecek en sonunda Peygamber Efendimiz, torunları Hazreti Hasan, Hazreti Hüseyin,
Reklam
Nil kenarında Kasrul-Ayn
"Sonra, dergahın gençlerinden Can Gülü, Ten Balı, Şir Ali, Can Veli, Şah Memi, başları ve ayakları çıplak, sırtlarında tennureleri, ellerinde nefir, teber ve halka zincirleri kuşanmış halde meydana çıkarlar; birbirleriyle şakalışırlar, nükteler söylerler;
Kaygusuz Abdal
Kaygusuz Abdal
şiirlerinden yiyecek içecek hakkında yazdığı şathiyeleri okurlar. Evliya Çelebi'nin ifadesine göre, bunların, Bengîlerin esrarına ait o kadar latifeleri varmış ki, dinleyenler gülmekten katılırlarmış."
Evliya Çelebi Seyahatname Haritası'nı incelediniz mi?
Tıkladığınızda o yer ile ilgili notları görüntüleyebiliyorsunuz. Şahane ✨
Adana Müzesinde
Evliya Çelebi Seyahatname’nin girişinde seyahate duyduğu ilgiyi anlatırken bir gece rüyasında Peygamberimiz Hazreti Muhammed'i gördüğünü, ondan "şefaat ya Resulallah" diyerek şefaat isteyecek yerde, şaşırıp "seyahat ya Resulallah" dediğini, bunun üzerine Peygamberimiz'in ona gönlünün uyarınca gezme, uzak ülkeleri görme imkânı verdiğini yazar. Evliya Çelebi bu rüya üzerine 1635'te, önce İstanbul'u dolaşmaya, gördüklerini, duyduklarını yazmaya başlamış, sonra da 50 yıla yakın süre üç kıtada binlerce kilometre dolaşıp, gezdiği gördüğü yerleri anlatmıştır..
İKTİDAR HIRSI KATLİAMI III. Murat 1595'de öldü. Ayasofya Camisi avlusundaki türbede 54 kişi yatmaktadır. Bunlardan 20'si oğlu, 23'ü kızıdır. Türbede yatan oğulların yaşı küçüktür, hatta altı aylık olanları bile vardır ama hepsinin ölüm tarihi 1595'tir. Peki 1595'de ne oldu? Saraya kıran mi girdi?.. Hayır, salgın da olmadı, kıran da... III. Murat öldükten sonra oğlu III. Mehmet tahta çıktı ve ilk işi de kardeşlerinin hepsini boğdurmak oldu. Babasının tabutu saraydan çıkarken gerisinden 39 tabut daha geliyordu. III. Mehmet, 19 erkek kardeşini ve 20 kız kardeşini öldürtmüştü! Bununla yetinmemiş babasının gebe eşlerini öldürtmüş ve ergenlik çağındaki iki kardeşinden gebe kalmış yedi cariyeyi denize attırmıştı. Genç şehzadelerden biri: "Beni kestanelerimi yedikten sonra boğun" diye yalvarıyordu! Kaynak /Evliya Çelebi "Bir şehzadenin daha emzirilirken annesinin kucağından sökülüp alındığını boğulduğunda emdiği sütün burnundan geldiğini" yazar. Saraydan tabutlar çıktığında Evliya Çelebi'nin naklettiğine göre "İstanbul halkının feryatlarını gökteki melekler duymuştu". III. Mehmet sadece bununla yetinmemiş 16 yaşındaki oğlunu da öldürtmüştür! III. Mehmet öldüğünde, I. Ahmet tahta oturdu. III. Mehmet'in cenazesi Ayasofya'ya götürüldü. Cenaze namazı kılınacaktı. Ama genç padişah gelmemişti! "Taht sahibi olmak için 39 kardeşini ve bir oğlunu öldüren adam babam da olsa katildir. Ben katil bir adamın cenazesini kılmam! Varın siz kılın!" diyerek daveti reddetti. [Alıntı) Kaynak Evliya Çelebi Seyahat Name
Reklam
Müslümanların bulunduğu garp limanı limanı, daha çok devlete ait gemilerin ve kadırgaların demirlediği bölgeydi. Frenk Limanı ise esas ticaretin gerçekleştiği ve tacir gemilerinin demirlediği liman olma özelliğini taşıyordu. Limanın esas önemini oluşturan Hindistan ve Uzak doğudan gelen emtianın çıkış noktası olması ve Nil nehrinin suladığı bereketli Mısır topraklarında yetişen hububat ve çeşitli Mısır mahsullerine diğer devletlerin de ihtiyaç duymasıydı. Evliya Çelebi Mısırın bu durumdan ‘’Dünya’da Mısır gibi bir adem deryası, böyle mahsulleri bir ümmü dünya eski şehir yoktur. Ümmü dünya denmesinin sebebi şudur ki bütün dünyada kıtlık olsa Mısır tüm dünyayı besler, ama Mısır’da bir gün kıtlık olursa tüm dünya Mısır’ı bir gün besleyemez.’’ diye bahseder .Bu sebeple çok yönlü bir ticarete sahip olan İskenderiye limanı hem Osmanlı hem de Osmanlı ile ticaret imtiyazı bulunan Venedik, Fransa, Dubrovnik ve Fransa bayrağı altında ticaret yapan diğer Avrupalı tüccarlar için ayrıcalıklı yerini yüzyıl boyunca korudu.
491 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.