DİN-YOBAZLIK: Atsız ilk olarak 1932 yılında, "Aynı tarihî yanlışlığa düşüyoruz” başlıklı yazıda din konusuna temas eder. Konuya bir tespit ve bir soruyla girer: "Bugün din hayatta birinci safta bir rol oynamıyor. Devlet dini bit kenara atmıştır. Fakat din, halk yığınları üzerindeki büyük nüfuzunu yapmakta devam ediyor. Ve Bolşevik Rusya
Geçmişte özümüz,günümüzde peşkeş çekilen yerler!
“Orman ve ağaç imgeleri, evrenin ve insanın yaratılışı hikayelerinde önemli bir yere sahip oldu.”
Reklam
Hava-tanrısı Enlil yerden göğü ayırdı ve babası An göğü alırken, Enlil annesi Ki’yi, yeri, aldı, Enlil ile annesi Ki’nin birleşmesi -tarihsel dcvirle’rde Ninmah, “yüce kraliçe”;5 Niııhursag, “(kozmik) dağın kraliçesi”;6 Nintu, “doğurgan kraliçe” gibi çeşitli adlar verilen kraliçeyle özdeşleştirilmiş olabilir- evrenin düzenini, insanın yaratılışı ve uygarlığın kuruluşunu başlattı.
320 syf.
·
Not rated
Türk mitoloji, destan ve efsanelerindeki “Şifreler” diyebileceğimiz, “Arketipler ve Motifler”, olabildiğince bilimsel kaynaklar referans alınarak çözümlenmeye çalışılan bu eserde, Türk evren tasarımı ve Türk düşünce ve mantık sistemi, Türk yaratılış mitolojileri dediğimiz Altay ve Yakut Türklerinin söylence kültüründeki anlatıları ve bu anlatılarda adı geçen Tanrı ve Tanrıçalar, Göktürk ve Uygur Türeyiş mitolojilerindeki ayrıntılar, bir kozmoloji mit’i olan ve evrenin yaratılışı alegorik bir dille ve şifreli olarak anlatılan Oğuz Kağan Destanı ilginç detay ve fotoğraflarla incelenmiştir. Bir toplumun düşünce biçimini anlamak için, bilinçaltında kalan ve kuşaktan kuşağa aktarılan söylencelerini bilmemizin gerekmektedir. Örneğin yeni doğum yapmış kadına neden kırmızı eşarp bağlandığını, albasmasının ne olduğunu, ya da neden rüyada saç kesmenin ölüm olarak yorumlandığını anlamak için Türk Mitlerini de bilmek gerekir. Mitolojiler ile bağlantılı bütün imgeler ve simgeler topluluğu, gerçekte o toplumun bilinçaltının kalbidir ve bilinenden çok daha önemli işlevlere sahiptir. En önemli ve temel işlevi bilincimizi evrimleştirmek, Tanrıyla bütünleşmek ve ufkumuzu sonsuzluğa açmaktır.
Türk Mitolojisi
Türk MitolojisiNuray Bilgili · Kripto · 2017115 okunma
Evrenin Yaratılışı
"Evrenin yaratılışı hakkındaki bilgiler, çeşitli şiirlerin giriş kısımlarından alınmıştır. Bu yazılara göre ilk önce büyük bir karışıklık gerçekleşiyor ve her tarafı şu kaplıyor. Bu suyun Namma adlı bir tanrıçası vardı. Bu tanrıça bu sudan bir dağ çıkarıyor. Bu dağın üstü gök, altı yerdir. Bu ikisinin birleşmesinden Hava Tanrısı Enlil oluyor. Enlil bu dağı ikiye ayırıyor ve üstünü Gök Tanrısı An, altını da Yer Tanrıçası Ninki ile Enlil alıyorlar. Yer dişi olarak algılanıyor. Böylece yer, gök ve hava yaratılmış oluyor. Enlil adındaki lil hava, soluk ve ruh anlamına gelmektedir. Genişleyen hareket eden bir varlık olan lil bizim atmosferimizle özdeş. İlginç olanı, tanrının yazdırdığına inanılan hiçbir din kitabında, havadan söz edilmemesidir. Güneş, ay, gezegenler ve yıldızların hemen hepsi aynı maddeden oluşmuşlar, fakat ayrıca çeşitli aydınlatma ile donatılmışlar. Gök ve yeri her taraftan kuşatan bir deniz vardı ki, hepsi bunun içinde sanki hareket etmeden duruyorlardı. Gök, kubbe şeklinde tek bir maddeyle örtülmüş olarak algılanmış. Bu maddenin ne olduğu bilinmiyor. Fakat Sumerliler kalaya gök madeni dediklerine göre belki göğü kalaydan oluşmuş gibi düşünmüşlerdir. Göğe büyük yüksek, deniyor. Burada gök ve yeryüzü tanrıları oturuyor. Yer de, yeryüzü ile onun altından oluşuyor ki, buna da büyük aşağı deniyor. Burada da yeraltı tanrıları bulunuyor."
Kur’ân göğe doğru yükseldikçe göğsün daralacağını, nefes almanın güçleşeceğini söyler. Bilim de yükseldikçe havanın basıncı düşeceği için nefes almanın güçleşeceğini ortaya koymuştur. Yine Kur’ân, bütün gök cisimlerinin işin başlangıcında birbirine yapışık tek kütle hâlinde olduğunu ve bunların sonradan birbirinden ayrıldıklarını bildirir. Günümüz astronomi bilimi de bunu onaylar. Daha bunun gibi, evrenin yaratılışı ile ilgili pek çok gerçek Kur’ân’da özlü biçimde anlatılır.
Reklam
Büyük Patlama
Çok büyük bir olasılıkla, evren, Büyük Patlama'dan bu yana genişlemektedir. Fakat sürekli genişlemeye devam edeceği kesinlikle belli değildir. Genişleme duraklayabilir, durabilir ve gelişmenin tersi olabilir. Eğer belirli bir yeterlikteki maddeden daha azı varsa evrende, gerilere kayan galaksilerin çekim gücü genişlemeyi durduramayacaktır. Ve evren sürekli genişleyip gidecektir. Ama eğer bizim görebildiğimizden daha çok madde varsa evrende örneğin kara deliklerde saklı ya da galaksiler arası sıcak ve görünmez gazlar içinde- o takdirde evren çekim gücünün etkisiyle bir araya gelecek ve Hindu dininde söylendiği gibi evreler dizisinin bir dönüm noktası olacak. Genişlemenin ardından büzülme olacak, evren evren üstüne binecek ve sonu olmayan bir Kozmos'a dönüşecek. Böylesine sallantılı bir evrende yaşıyorsak, demek oluyor ki Büyük Patlama Kozmos'un yaratılışı değil, yalnızca bir önceki evrenin sonudur.
Sayfa 275 - Onuncu Bölüm - Sonsuzluğun İpucuKitabı okudu
Samkhya Felsefesine Göre Yaratılış
Samkhya'da yaratılış Puruşa yani her şeyden azade, özgür olan ve uzak olan saf Bilinç ile Prakriti, saf Madde, Doğa'nın bir araya gelmesi ile oluşur. Daha sonra ortaya Mahat, evrensel zekâ ve ardından Ahamkara, Ayrıksı-Benlik çıkar. Ardından evrenin tüm kumaşını dokuyan “3 Nitelik” yani 3 Guna; Sattva, Rajas ve Tamas olarak kendi içlerinde mevcut dengelerini bozarak, dağılır ve tüm yaratılışı ortaya çıkartır. Bunlardan Rajas yani “hareket” ilkesi, “saflık ve aydınlık” prensibi olarak canlılar dünyasını yaratan Sattva ile cansızlar dünyasının prensibi “karanlık, atalet” niteliği olan Tamas arasındaki dinamiği yaratır. Sattva'dan canlılar dünyasının elementleri Manas (zihin), Jñanendriya (beş duyu organı) ve Karmendriya (5 eylem organı) ortaya çıkarken Tamas'tan beş element (toprak, su, ateş, hava, uzay/boşluk) ve 5 ince, latif element (koku, tat, biçim, his ve ses) tezahür eder.
Şimdi Sümerlerin kozmogonik ya da evrenin yaratılışı gö- rüşlerini özetleyecek olursak, evrenin kökeninin açıklanmasının gelişimi aşağıdaki gibi ifade edilebilir: 1. Başlangıçta ilksel deniz vardı; kökeni veya doğuşu konu- sunda bir şey söylenmemektedir, Sümerler onu her zaman varmış gibi düşünmüş olabilirler. 2. Ilksel deniz gök ile yerin birliğinden oluşan kozmik dağı vücuda getirdi. 3. Tanrılar insan biçiminde kişileştirildiğinde, An (gök) eril, Ki (yer) dişildi. Onların birleşmelerinden hava-tanrısı Enlil doğdu. 4. Hava-tanrısı Enlil yerden göğü ayırdı ve babası An göğü ele geçirirken, Enlil annesi Ki'yi, yeri, ele geçirdi. Enlil ile an- nesi Ki'nin birleşmesi -tarihsel devirlerde Ninmah, "yüce kra- liçe"; Ninhursag, "(kozmik) dağın kraliçesi"; Nintu, "doğur- gan kraliçe" gibi çeşitli adlar verilen tanrıçayla özdeşleştirilmiş olabilir- evrenin düzenlenmesini, insanın yaratılışı ve uygarlığın kuruluşunu başlattı.
Sümer şerin evrenin yaratılışı anlayışlarının ana kaynağı benim '' Gılgamış, Enkidu ve Ölüler Diyarı '' diye adlandırdığım bir Sümer şiirinin giriş bölümüdür.
483 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.