Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hayatın küre gibi bir şey değil, sis gibi bir şey olduğunu düşünüyordum o sırada, başlangıcının nerede olduğunu bir türlü kestiremediğim. Kürenin de bir başlangıcı yoktu gerçi, ama herkesin kabul ettiği bir formu vardı hiç olmazsa, nerden başlarsan başla, başladığın yere gelebilirsin.
Sayfa 147 - Tevekkül
Günlerimizi düşünüyordum ben, seyircisi kaldığımız, bir gün aslında bizim olduğunu anladığımız, gençlikten veya gelecek sarhoşluğundan elimizde tutmadığımız, çabucak geçen günlerimizi. Yazılmayacak bir romanın içinde, yazılacakmışız gibi yaşamıştık.
Sayfa 156 - Tevekkül
Reklam
Sakın kocam deme dedim içimden. Eşim de. Dilimizin en anlamsız kelimesini seç. Eş benzer anlamına da gelir. Eşler de köpeklerin sahiplerine benzemesi gibi, birbirlerine benzer, birbirlerini birbirlerine benzetirler. Sisi andıran bir mutsuzluğun içinde birlikte kaybolurlar. Oysa kocam ya da karımı sevecen bir anlam çevreler, sen de bilirsin.
Sayfa 156 - Tevekkül
Her şeyin naylondan olduğu bir çağda, hâlâ seviyormuş gibi yapmak ne zor şey diye düşündüm Hilâl konuşurken, hayatımda her şey yolunda ifadesi takınmak, hayatımızı değiştirmekten nasıl da korktuğumuzu gizlemek, seçimlerimizin altında kaldığımızı belli etmemek için çırpınmak ne kadar zor, ne kadar yorucu.
Sayfa 156 - Tevekkül
(...) gençliğimiz, büyük parlak beyaz bir buluttu, karardı, yağdı, bitti.
Sayfa 157 - Tevekkül
Aynaya bakarak, tevekkül için, diyorum, çok erkendi daha. Zorlu bir nehri geçebilmek için uzanacak eli beklemek yerine, oynak olduğunu bildiğim taşlara basabilmeliydim. Basamadım, olduğum yerde kaldım.
Sayfa 160 - Tevekkül
Reklam
Böyle bakmayı kimden öğrendin sen? dedim bir gece. Nasıl? dedi. Böyle işte, içimin acısını alır gibi bakıyorsun.
Sayfa 160 - Tevekkül
Cafer
Kendinden bahsetmeyi sevmiyor, ama insan kendinden başka ne anlatabilir ki?
Sayfa 163 - Tevekkül
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.