"Seni seviyorum, ey kutsal vatan! Ve yemin olsun sana, her bir evladını kardeşim olarak seveceğim; yaşayan devlerini de, vefat etmiş devlerini de daima sayacağım; çalışkan ve dürüst bir vatandaş olacağım; daima daha iyi, sana daha layık olmaya, kendi kısıtlı gücümle sana fayda getirmeye, topraklarından sefaleti, cehaleti, adaletsizliği, cezayı silmeye, yaşaman için ve hakkın olan o kudretli görkeminle sakin sakin yayılman için çalışıp çabalayacağım. Yemin olsun ki, sana her şekilde, aklımla, kol gücümle, kalbimle, alçakgönüllü ve tutkulu bir şekilde hizmet edeceğim ve eğer gerekirse, kutsal adını göklere haykırıp, son öpücüğümü mukaddes bayrağına verip, senin için kanımı dökecek, sana canımı vereceğim.."
Ey mazlum ihvân-ı vatan! Gidelim dahil olalım! Birinci kapısı, Şeriat dairesinde ittihad-ı kulûb; İkincisi, muhabbet-i milliye; Üçüncüsü, maarif; Dördüncüsü, sa'y-i insanî; Beşincisi, terk-i sefahettir. ötekilerini sizin zihninize havale ediyorum.
Divan-ı Harb-i ÖrfiKitabı okuyor
Reklam
Ey vatan, ey bayrak! Senin şerefini korumak ve seni savunmak için ellerinden geleni yapan şu evlatlarının haline bir bak! Mahzun ve perişanlar... Yılgın ve ümitsizler...
IRAKLARDA
Yolcu benmişim gibi, Bir gemi demir aldı, Ey her yerin garibi, Vatan ırakta kaldı. Sıra sıra duraklar; Durak bilmez ıraklar, Şu uçuşan yapraklar, Beni rüzgâra saldı.
KANAATİN LÜZUMU
Cenâb-ı Hakk’ın kullarına ihsânlarının en büyüklerinden birisi de kanaattir. Takdir-i İlâhî’ye râzı olmak ve Cenâb-ı Hakk’ın taksimine güvenmek kadar bedeni ve ruhu rahatlatan haslet yoktur. Abdullâh bin Ömer (r.anhümâ) şöyle anlattı: Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz, iki omuzumdan tuttu ve buyurdular ki: “Dünyada (vatanından ayrı düşmüş) bir garip
Davran ey Türk Oğlu!... Davran artık... Elde ne harcanacak Rumeli, ne Macar ülkeleri, ne Suriye ve Irak, ne Filistin ve Mısır, ne Trablus, ne Tunus ve Cezayir ne de Kırım ve Kafkas kaldı. Elde kalan son vatan parçasıdır!.. Son vatan parçası... Bir Bozkurt gibi davran. Gayrete gel... Çalışmaya koyul. Eski günler yeniden doğsun... Zafer ve şan bayrakları ufuklara doğru yeniden açılsın... Her şeyin üstünde Büyük Türkiye... Bizim Bahtiyar Türkiye'miz yükselsin!...
Reklam
Nasıl ki bir çiçek sararıp solar ve gençlik Bırakırsa yerini ihtiyarlığa , tomurcuklanır Aşamaları yaşamın , erdemleri, bilgelikleri, Gelince vakti saati veda etmek için hayata. Her çağrısında yaşamın hazır olmalı yürek Yeniden başlamaya eskiyi bırakıp gerilerde, Kucak açmalı yeni ilişkilere , yeni bağlara Yaslara bürünmeden, cesaretli ve gözüpek. Her yeni başlangıçta bir büyü saklı yatar , Tutar elimizden , kol kanat gerer yaşamımıza. Bir mekandan bir mekana konup göçeriz şen, Vatan bilmeden , fazla eğleşmeden hiçbirinde Evrensel ruh açar ufkumuzu , özgür kılar bizi, Aşama aşama alıp çıkarır yücelere , enginlere Bulur bulmaz yeni bir çevrede kendimizi , Alışınca biraz , bir gevşeme sarar bedenimizi Yollara , yolculuklara hazır olanlardır ancak, Yakalanmaz alışkanlıkların ağına amansız . Belki de bir gün ölüm çıkıp geldiğinde Yeni mekanlara yollar bizi henüz gencecik , Yaşamın çağrısı duyurur sesini sürekli… Durma ey gönül , veda et, kavuş esenliğe!
Sayfa 396 - YKY-Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
.... Ulu Önder Atatürk’ün Çocuk Sevgisini Ve Onlara Verdiği Önemi Gösteren 19 Unutulmaz Söz Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu eşsiz kahraman Mustafa Kemal Atatürk, zamanının çok ötesinde bir liderdi. Zorlu savaşların ardından yeni bir ülke inşasına girişen bu büyük dâhi, yaşamın her alanında milletine örnek olmaya çalışıyor, fikirleri ve ortaya
Her kötülügün kaynagı istibdat degil midir7
Aklımız her şeye ererken bizi fenierde bil­gilerde geri bırakan istibdat değil midir? Alçakların gögüslerini nişanlarla donatan istibdat değil midir? Mahkemelerde parasız­ları haklıyken haksız düşüren istibdat degil midir? Öşür onda bir iken, mültezimlere dörtte bir aldıran istibdat degil midir? Bü­ tün Osmanlıların kardeş gibi geçinmelerini önleyen istibdat de­ gil midir? Millet hazinelerini şuna buna yediren istibdat degil midir? Memurlukları rüşvetle alıp satan istibdat değil midir? Köylerde köylünün ekinini zaptiyelerin, tahsildarların, hayvan­larına yedirmeleri hep istibdat yü zünden degil miydi? Işte cemi­ yetimizin gücüyle din kardeşlerim, reaya kardeşlerim! . . Işte hür­ riyete kavuştuk. Oyları veriniz! Oyları cemiyetimize veriniz! Milletvekillerimiz seçilsin! Milletin işini görmeye toplansın! . . Çok yaşa ey hürriyet! . . Hürriyeti Allah bize cennet yemişi olarak göndermiştir. Ne mutlu bize ki, şekerden tatlı, amberden güçlü hürriyete kavuştuk! Kavuşmasaydık. ey millet, benim gibi zin­ dan bülbülleri, vatan kardeşlerimize karşı böyle şakıyabilirler miydi? Gözünüzü, kulagınızı, gönlünüzü açın! Bundan böyle din, dil, cins ayrıntısı gözetmeyecegiz! Selanik'ten ordular neden daglara çıktı? Hürriyet için çıktı. Bundan böyle hazinelerimiz paralarla dolacak. . . Neden dolacak? Çünkü hürriyetin bir elinde kılıç, bir elinde adalet terazisi vardır. Müjdeler olsun kardeşler! Bundan böyle işleriniz dairelerde hemencecik görülüverecek! Aman ey vatandaşlarım! Meşrutiyet hürriyetinin degeri ni bile­lim! Bilmezsek, vallah billah, imansızlar geri gelirler haaa! .... di­ye bagırarak seçimi cemiyetimize kazandırdık.
Maide 5/21
'Ey kavmin! Allah'ın size (vatan olarak) yazdığı mukaddes toprağa girin ve arkanıza dönmeyin, yoksa hüsrana uğramış olarak dönersiniz.'
Reklam
Ey vatan! Güzel Turan! Sana feda biz varız. Düşman oğlu meydana çık! Kahramanlık kimde ise anlarız.
Ey bu vatan gençleri! Firenkleri taklide çalışmayınız! Âyâ, Avrupa'nın size ettikleri hadsiz zulüm ve adavetten sonra, hangi akıl ile onların sefahet ve bâtıl efkârlarına ittiba edip emniyet ediyorsunuz?
Mirasyediler aslında geleceklerini yer.
158 syf.
7/10 puan verdi
Tarihin farklı evrelerinden anektodlarla, ve bilge kişlerce ya da filozoflardan örneklerle bir devletin ya da uygarlığın nasıl olması ya da neleri yapmaması gerektiğini kendi görüş alanıyla ifade etmiştir. Türk milletinin ödediği ve öyle giderse ödeyeceği bedelleri, eleştirel yaklaştığı konuları belitmiş, özellikle kendi düşüncelerini kısa öz ve net cümlelerle ifade etmiştir. Kendisinin konuşmalarındaki net keskin ifadelerini anlatımında da görüyorsunuz. Atik ve kararlı bir insan, bazı bölümleri okurken tarif ettiği Türk ya da insan kişiliğinin kendi kişiliğine yakın bir kişilik olduğu düşüncesine kapıldım. Atılgan yapısının diplomasi alanını sınırlı kıldığı düşüncesindeyim. Tabi bundan emin olamam. Okuduklarımdan anladığım kadarıyla, kendisi tam bir, söylediği üzere bul ve yok et insanı. Keskin ve net şaibeye yer yok.
Ey Vatan
Ey VatanOsman Pamukoğlu · İnkılap Kitabevi · 2010850 okunma
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.