"bırakacak mıydı? saadetlerinin böyle hiç görülmeyen, hissedilmeyen fakat tesir eden, tahrip eden ve bir gün bir büyük ceriha [yara] halinde meydana çıkacak olan bu kurdunu bırakacak mıydı?"
İnsan
eşref-i mahlûkattır, derdi babam
bu sözün sözler içinde bir yeri vardı
ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman
bu söz asıl anlamını kavradı
geçti çıvgınların, çıbanların, reklamların arasından
geçti tarih denilen tamahkâr tüccarı
kararmış rakamların yarıklarından sızarak
bu söz yüreğime kadar alçaldı
damar kesildi, kandır akacak
ama kan kesilince damardan sıcak
sımsıcak kelimeler boşandı
aşk için karnıma ve göğsüme
ölüm için yüreğime sürdüğüm ecza uçtu birden
aşk ve ölüm bana yeniden
su ve ateş ve toprak
yeniden yorumlandı.
7 ekim 2023 İsrail Filistin’i bombalamaya başladı.
2 Eylül 2024 İsrail 35.000 Filistinli sivili katletti.
Akp İsrail ile ticareti bugün tamamen durdurdu.
1.Ticareti yeni mi durdunuz? Bunun için binlerce insanın öldürülmesini mi beklediniz?
2.Hani ticareti kesmiştiniz?
3.Bir yandan Filistin’e yardım edip, bir yandan onları katledenlerin sırtını mı sıvazladınız?
4.Bu kararı vermenizde seçimi kaybetmiş olmanızın bir etkisi var mı? Seçimi kaybetmemiş olsaydınız yine aynı kararı verir miydiniz?
Ah, niçin ondan hep elinden gelmeyen şeyler isteniyor, hiç onun arzusu sorulmadan, ne kadar acı çektiği, çekeceği merak edilmeden niçin ona böyle eziyet ediliyordu?
Son zamanlarda katıldığı programlarla gündemde olan Alper Hasanoğlu yazdığı kitaplar ile de alanında ne kadar uzman olduğunu kanıtlamakla kalmıyor, akıcı diliyle kendini çok rahat okutturuyor. Eğer hayatınızı bir şekilde anlamaya çalışanlardansanız mutlaka size yön veren bir bölümü var kitabın. Antik çağ filozoflarından günümüze kadar bize yol göstermeye çalışanlardan esinlenerek psikoloji ile felsefenin temel ilişkisini de ortaya koymuş.
Kitap akıcı, çok fazla bölümü olması dolayısıyla hızlı gidiyor. Keşke dediği sorunları anlayabilsek hızlıca ve çözümlerini pat diye yapabilsek… Ama böyle bir şey mümkün olmadığından okumaya, anlamaya, anlamlandırmaya ve iç huzurumuzu bulmaya çalışıyoruz. O nedenle kitaplar, filmler, filozoflar ve psikoloji var işte.
Hayat BilgisiAlper Hasanoğlu · Pinhan Yayıncılık · 202425 okunma
...DP büyük bir çoğunlukla iktidara gelmiş ve 27 yıllık CHP dönemi sona ermiştir.
22 Mayıs 1950'de Celal Bayar cumhurbaşkanı, Adnan Menderes başbakan oldu. Atsız'ın hocası Fuat Köprülü Dışişleri Bakanı, Milli Türk Talebe Birliği'nin eski başkanlarından Tevfik İleri Ulaştırma Bakanı idi. Birkaç ay sonra, 11 Ağustos'ta yapılan
Okumayın, sakın okumayın. Eğer sinir krizi geçirmek istemiyorsanız okumayın. Gerek yok zaten iki tane salak bakışarak evleniyor. Sonra yanıyorlar. Mallar aptallar KADININ KOCASI DA MAZLUM AMINA KOYIM ADAM TWK KALIO DELIRICEM GAGAHAHAHHAGAGAGAGAGATAYATAG
Yapraklar düşüyor, sanki çok yükseklerden inercesine,
sanki göklerdeki uzak bahçeler sararıp soluyor;
düşüyorlar “hayır” dercesine.
Ve o ağır dünya düşüyor geceleri
yıldızlardan, yalnızlığa.
Hepimiz düşüyoruz. Şu el, düşüyor.
Bak başkalarına: Herkesinki öyle.
Ama biri var, bu düşüşü
ebedî bir şefkatle tutuyor ellerinde.
11 Eylül 1902
Paris
Eylül 2022 tarihinde Dorlion Yayınlarından okurlarla buluşturulan bu kitap 257 sayfalık bir roman. Selim karakterinin hayat hikayesi anlatılmakta Nedret Demir tarafından.
Her ne kadar Selim'in hayat hikayesi anlatılsa da yolu Selim'le kesişen, bir şekilde tanışan Hayriye Öğretmenin onun için mücadelesine şahit olacağız kitabı okurken.
1947 yılındaki bir başka dava da Atsız'ın Sabahattin Ali aleyhine açtığı hakaret davasıdır. 26 Mayıs 1947'de Sabahattin Ali, sahibi bulunduğu Merhumpaşa gazetesinde "Hasan Âli-Kenan Döner Komedisi" başlıklı bir yazı yazar. Aynı gazetede "Genç Arkadaş” başlıklı bir yazı daha neşreder (Ali 2015: 529). Yazılarda Atsız'a hakaret vardır. Bunun üzerine Atsız, Sabahattin Ail'ye hakaret davası açar. Davanın ilk duruşması 12 Eylül 1947 tarihinde İstanbul Üçüncü Asliye Ceza Mahkemesinde yapılır (Cumhuriyet gazetesi, 13 Eylül 1947, Akgöz 2016: 197-198'den). Bu yazılar dolayısıyla Sabahattin Ali 19 Aralık 1947'de tutuklanmış, fakat 12 gün sonra serbest bırakılmıştır (Ali 2015: 529). 24.01.1948'de Sabahattin Ali eşine yazdığı mektupta şöyle diyor: "Nihal Atsız davası tekrar görüldü, 50 gün cezanın altıda birini indirecekler, kırk gün kalacak, bu sefer yattığım 12 günü de çıkarınca, bu ceza temyizde tasdik edilse bile, 28 gün kadar yatacağım demektir." (Ali 2015: 542).
Dalından koparılmış eylül yaprağıydı ömür hikayesi.
Ve hiç bilmedin ellerimin soğuğunu.
Adımlarımızın kısalığı bundandı
Bundandı gözlerimin durgunluğu.
Ellerin kadar ıssız,
Şimdi yoktu bir anlamı suskunluğun.
Çırçıplak kalakaldım sessizliğin orta yerinde.
Sonra sesime yankı vermeyen uçurumlar kıyısında
Yürüdüm bir zaman
En çok sesini aradım.
Gözlerinse asılı bıraktığın yerdeydiler hâlâ.
Gözlerini sildi zaman…