Ve bu ne belli, ne belirsiz, bazen büyük bir korkuyla ira de yorgunu bir kendini teslimden, bazen korkutucu bir karşı gelme çabasıyla kalp kuvvetinden oluşan bir savaş oldu. Şid detle denize atılıp tabakaları yarmak için düştüğü yeri geli şigüzel yırtan bir taş düşüşü gibi elde olmaksızın derinleşen bir kabulle giderken birden bir isyan, bir direnç, bir inkar ar zusu hasıl oluyordu; fakat o taş düşmekten geri kalmıyordu, bütün engelleri zorla ve azimle yırtarak adeta bir ihtirasla iniyor, kalbine kadar iniyordu.
İngilizler savaş sırasında övünülecek bir yönetim sergilememişlerdi. Demokrasiye hazırladıklarını iddia ettikleri bir ülkeyi askeri diktatörlük ile yönetmişlerdi. İnsanlık tarihinin gördüğü en berbat kıtlıklarından biri olan 1943 tarihindeki Bengal kıtlığına sebep olmuşlardı. Bizzat Churchill'in talimatı ile açlıktan ölmek üzere olan
Ve bu ne belli, ne belirsiz, bazen büyük bir korkuyla irade yorgunu bir kendini teslimden, bazen korkutucu bir karşı gelme çabasıyla kalp kuvvetinden oluşan bir savaş oldu. Şiddetle denize atılıp tabakaları yarmak için düştüğü yeri gelişigüzel yırtan bir taş düşüşü gibi elde olmaksızın derinleşen bir kabulle giderken birden bir isyan, bir direnç, bir inkâr arzusu hasıl oluyordu; falat o taş düşmekten geri kalmıyordu, bütün engelleri zorla ve azimle yırtarak adeta bir ihtirasla iniyor, kalbine kadar iniyordu.
“Hiçbir yerde uzun uzadıya kalamam” diye sözünü sürdürdü. “Kök salmayı sevmem. Yitirme korkusu, gereğine uyma, arıklık kök salınca çöker. Bu şehirden de bir gün ayrılmam gerekiyordu. Sanırım o gün geldi çattı.”
Anlıyordum. O hep giderek, ben ise duvarlar örerek.