İslâm ekonomisinde, kişinin hür teşebbüs yetisini körelten devletçiliğe yer olmadığı gibi, tröstlerin doğumuna sebep olan tekelci özel sektör kapitalizmine de yer yoktur. Öldürücü rekabet, yalana dayalı reklamcılık, devleti içten zapteden kapital saltanatına olduğu gibi, kişiyi, devletin, bir partinin, dolayısıyla bir grup insanın kölesi haline getiren, aşksız şevksiz bürokrasinin ağında çürüten, propogandanın uşağı haline getiren, proleterya adına iliştirilerek insanı makinanın bir vidası mesabesine indiren, madde gibi, robot gibi, kompitür gibi kullanan, ona daha çok istatistikî açıdan bakan, onu insanlık onurundan yoksun eden, insanlığı hayvan sürüsü gibi düzenlemeyi ve sömürmeyi hedef alan ve planlayan komünizme de ruhuyla sonsuzca uzaktır islâmın ekonomik düzeni. Allah yolu, islâm site, ve toplumunun yararı çerçevesinde özgür olarak değerlendirilecektir kişi. Verim, sadece maddî değil, ondan kopmaz bir şekilde mânevîdir de. Fabrika, işyeri, dükkân, mescidin bir uzantısıdır müslüman için. Kapitalizmin patronluk ruhu, onun için Tanrıya ortak koşmanın bir marjıdır. İslâm ruhunda ise, iş sahibi de işçisi gibi bir işçidir. Kârı sınırlı olacaktır. Kazancını israf edemez, istediği gibi tüketemez. Kazancı, mülkü, sermayesi, ona Allah'ın bir emanetidir. O, emanete ihanet etmez."Her şey Allah içindir" fikrinden bir an için ayrılmamaya çalışacaktır.
Bugün sanayi toplumlarındaki çoğu kişi hayatta kalabilmek için dünyanın doğal düzeni hakkında bu kadar çok şey bilmek zorunda değil.Fabrika isçisi, tarih öğretmeni, sigortacı veya bilgisayar mühendisi olmak için ne bilmeniz gerekir? Kendi dar uzmanlık alanınızla ilgili çok sey,fakat yaşamın diğer gerekliliklerinin çoğu için gözünüz kapalı başka insanlara güveniyorsunuz ki, bu insanların da bilgileri kendi dar uzmanlık alanlarıyla sınırlıdır.
Sayfa 55 - Kolektif KitapKitabı okudu
Reklam
56 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 3 days
" Yaşamaya Mecbur Bırakılan Bir Hayat"
Fransa’nın genç yazarlarından Edouard Louis’in otobiyografisini içeren roman üçlemesinin sonuncusu Babamı Kim Öldürdü, uzun zaman sonra babasını ziyarete giden yazarın, babasıyla ilgili iç hesaplaşmalarını, sorgulamalarını, baba-oğul yüzleşmesini konu alıyor. « Senden bahsederken geçmiş zamanda konuşuyorum çünkü seni artık tanımıyorum. Şimdiki
Babamı Kim Öldürdü
Babamı Kim ÖldürdüÉdouard Louis · Can Yayınları · 20201,351 okunma
Genç kuşak diğer kahramanlar -daha çocukluğunda yıkıma uğramış, “kurban edilmiş” kuşak- “olumlu tiplere” göre daha gerçekçi görünüyorlar. Suçlular ve suçsuzlar olmak üzere iki çeşittirler. Örneğin Matriyoşa kurban edilmiş, mutsuz bir kişidir, işin en korkunç yanı da Rusya’da istemediğiniz kadar Matriyoşa gibi “bahtsız” kızların olduğunu,
Verim, sadece maddî değil, ondan kopmaz bir şekilde manevîdir de. Fabrika, işyeri, dükkân, mescidin bir uzantısıdır müslüman için. Kapitalizmin patronluk ruhu, onun için Tanrıya ortak koşmanın bir marjıdır . İslâm ruhunda ise, iş sahibi de işçisi gibi bir işçidir. Kârı sınırlı olacaktır. Kazancını israf edemez, istediği gibi tüketemez. Kazancı, mülkü, sermayesi, ona Allah’ın bir emanetidir. O, emanete ihanet etmez. Devletin veya toplumun yetkili kurumlarının çizdiği genel ve dinamik ekonomi tablo ve perspektifinde, yararlı yerini alacaktır. Toplumun bütün kişileri gibi, ekonominin genel ilerleyiş rotasını izleyecek, temposuna uyacak, gidişine ayak uyduracaktır. Kendi çıkarını, toplumun ve öbür kişilerin çıkarında görecektir. Toplumun genel çıkarını baltalayıci davranışlardan kaçınacaktır. “Her şey Allah içindir” fikrinden bir an için ayrılmamaya çalışacaktır.
“Her lüks, kısa sürede bir gereksinim haline gelmektedir ve yeni bir lüksün bulunması gerekmektedir. Bu durum, bir radyoyu siyah-beyaz bir televizyonla değiştiren genç Çinli fabrika işçisi için olduğu kadar, bir BMW’yi bir Mercedes ile değiştiren genç Alman yönetici için de aynı derecede geçerlidir.”
Reklam
256 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 days
Arvid Jansen karakterini ilk kitaptan tanıyoruz , üniversite okurken bırakıp ,fabrika işçisi oluyor, bu yaptığı ile annesi ile ters düşse de vazgeçmiyor ikinci kitapta da kazandığı yazarlık bursu ile fabrikadaki işinden istifa eden , hayatını bu burs ile idame ettiren bir karakter olarak karşımıza çıkıyor . Annesini ve iki kardeşini bir gemi kazasında kaybediyor, karısı üç çocuğu ile birlikte onu terk ediyor, kızları bazen onunla görüşmek istemiyor . Arvid,hayatın bütün hüznünü sırtlayıp yaşamın ona biçtiği rolünü öylesine incelikli yerine getiriyor ki ; okur ona bu kayıtsızlığı ve boş vermişliği için kızması gerekirken enteresan bir şekilde şefkat ve acıma hissi duyuyor. Per Petterson bu kayıtsız ve zor hali öyle bir anlatıyor ki benim hep İskandinav edebiyatında aman ya dediğim derdi yokken dert bulma çabası anlatısından farklı bir şeyler gelip dimağıma yerleşiyor. Onca yalnızlık içinde bir dostunun varlığı ve zor zamanları aslında onunla aşabilmiş ( tam olarak olmasa da) olduğunu kitabın sonuna doğru öğrenmemizin de anlatıyı güçlü kılmak ve merak duygusunu diri tutmak için kullanılmış bir teknik olduğunu düşünmedim değil. “Lanet olsun zamanın nehrine “ kitabında çocukluk ve ilk gençlik , “Benim Durumumdaki Erkekler” kitabında ayrılma süreci, yaşadığı kayıplar ,çocukları ile ilişkiler otuzlu ve kırklı yaşlarını okuduğumuz Arvid Jansen’in üçüncü kitaptaki yaşamını merak etmiyor değilim . Eh biraz ara verip sonra “Ardından” okuyabilirim.
Benim Durumumdaki Erkekler
Benim Durumumdaki ErkeklerPer Petterson · Metis Yayınları · 202098 okunma
572 öğeden 371 ile 380 arasındakiler gösteriliyor.