Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ashâb-ı kiramdan Zeyd ibni Hâlid el-Cühenî şöyle demiştir: "Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Hudeybiye'de geceleyin yağan yağmurdan sonra bize sabah namazını kıldırdı. Namazdan sonra yüzünü cemaate döndü ve onlara: "Aziz ve Celîl olan Rabbinizin ne buyurduğunu biliyor musunuz?" diye sordu. Onlar da: "Allah ve Resûlü daha iyi bilir" diye cevap verdiler. Allah'ın Elçisi sözüne şöyle devam etti: "Cenab-ı Hak şöyle buyurdu: 'Kullarımın bir kısmı bana îmân ederek, bir kısmı da beni inkâr ederek sabahı etti. 'Allah'ın lütfu ve rahmeti sâyesinde bize yağmur yağdı' diyenler bana îmân etti ve yağmurun yağmasında yıldızın bir etkisi bulunmadığını söyledi. Ancak 'Falan ve falan yıldızın doğup batması sebebiyle üzerimi- ze yağmur yağdı' diyenler ise Bana îmân etmedi, yıldıza îmân etti
Sayfa 479
Yüce Allah’ın “Öncelikle en yakın akrabalarını uyar” ayeti nazil olunca, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Kureyş kollarına bir bir: “Ey falan oğulları, ey filan oğulları!” diye seslenerek şöyle buyurdu: “Kendinizi cehennemden kurtarın.” Sonunda Hz. Fâtıma (radıyallahu anhâ) ’ya seslenip: “Ey Muhammed’in kızı Fâtıma! Kendini cehennemden kurtar. Çünkü Allah’ın azabı karşısında benim size hiçbir faydam olmayacaktır. Şu kadar var ki, benim sizinle bir akrabalığım vardır. O akrabalığın gereğini de yerine getireceğim.” buyurdu.
Reklam
Kurt Vonnegut ile Sohbetler
İntikam alma fikri herkesi büyülüyor. Göze göz, dişe diş. "Bombala gitsin!" falan. Halbuki İsa çarmıha gerilirken "Affet onları Baba" demişti. Adama bak! "Al canlarını!" diyebilirdi.
V. Jankelevitch
Irkçı cinayetler insan olarak insana karşı bir saldırıdır. Yoksa falan ya da filan (quatenus...) olarak, şu ya da bu olarak, örneğin komünist, farmason, ideolojik muhalif... olarak insana karşı değil! Hayır! Irkçı, varlığın kendiliğini, onu o yapan bireysel kimliğini yani her insanın insanlığını hedef alır.
Sayfa 69 - Monokl Yay. 1. Baskı : 2015 Kasım, Fransızcadan Çeviren: Murat Erşen
6.cilt
1580. Cündeb İbni Abdullah radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Bir kişi: - Vallahi, Allah falan adamı bağışlamaz, diye yemin etti. Bunun üzerine aziz ve celil olan Allah da: - "Falanı bağışlamayacağım hakkında benim adıma kim (yemin edip) hüküm verebilir? Ben onu
Gece gündüz sadece onu düşündüm, yıllarca ve sonra, farkına bile varmadan, aklımdan çıkıverdi, cepteki delikten düşüveren bir metelik gibi, inanılmaz, iğrenç, çılgınca. Oysa bütün yapmam gereken benimle evlenmesini istemekti – o kadar. Bunu yapmış olsaydım anında kabul ederdi. Beni seviyordu, çılgınca seviyordu beni. Şimdi son görüşmemizde bana nasıl baktığını hatırlıyorum. O gece herkesi ardımda bırakıp yeni bir hayata başlamak üzere Kaliforniya’ya gideceğim için ona veda ediyordum. Aslında yeni bir hayata başlamayı falan düşünmüyordum, Niyetim ona evlenme teklif etmekti, fakat salak gibi uydurduğum hikâye dudaklarımdan o denli doğal biçimde dökülmüştü ki kendim de inanmıştım. Bu yüzden ona veda edip yürüdüm. Arkamda öylece durup beni seyrettiği sırada bakışlarının beni delip geçtiğini hissetmiştim. İçinde hüngür hüngür ağladığını duymuş, fakat robot gibi yürümeye devam etmiştim. Sonunda köşeyi dönmüştüm ve bu da her şeyin sonu olmuştu. Elveda! O kadar. Komadaymışım gibi. Ve aslında Bana gel, demek istemiştim. Bana gel çünkü artık sensiz yaşayamıyorum!
Reklam
Talha bin Amr bize haber verdi ki: Bana İbn Ebi Rabah /şöyle dedi: Ey Talha! Senin ismin ve benim ismim gibi kim bilir ne kadar çok isim vardır?! Kıyamet günü: "Ey falan!" dendiğinde hemen kastedilen kişi kalkar. Başkası kalkmaz. Çünkü kalbine sen olduğuna dair bilgi doğmuştur. Hemen ayağa fırlarsın. Bütün vücudun titrer. Organların çırpınır. Rengin uçar. Korkan, ürken ve titreyen yüreğin göğsüne küt küt vurur. Seni almakla görevli melekleri görünce, seni müthiş bir ıstırap, titreme ve korku tutar. Kullar içerisinde çağrılanın senden başkası olmadığını çok iyi bilirsin. Melekler ellerini sana uzatır, seni kıskıvrak yakalarlar. Sonra uysal hayvanların çekilmesi gibi seni çeker götürürler. Aziz ve Celil olan Allah'a arzedilmek ve O'nun huzurunda durup dikilmek üzere sürükleyerek safların arasından geçirirler. Sen aralarından Rabbine doğru çekilip götürülürken bütün yaratıklar, gözlerini sana dikmişlerdir.
hatıralar
Eşyalarla bağlantın olmadığı zaman çağrışımın olmaz, an'ın olamaz, geçmişin olmaz. Halbuki bir çocuğun hatırlayacağı bir biblosu olmalıdır. Çünkü eşyalar, mutlaka sevgileri falan kayıt yapıyorlardır.
Sayfa 108 - Turkuvaz kitapKitabı okuyor
Bir yaz gecesi ve her şey ardına kadar açık. Onunla buluşmak üzere trenle geri dönerken bütün geçmiş gözümün önünde bir çiçek dürbünü gibi açılıyor. Bu sefer kitabı evde bıraktım. Şimdi am peşindeyim, kitap falan yok aklımda.
Mihayil Fyodoroviç iç çekerek, "Beş para etmez bugünkü gençler!" diyor. " İdealden falan söz etmiyorum. Hiç olmazsa tam anlamıyla çalışmasını, düşünmesini bilseler. Şairin dediği gibi : ' Hüzünle bakıyorum şu yeni nesle ...' "
Reklam
Dost yalakalık yapmaz, lafı dolandırmaz, diplomasi falan bilmez, çat diye söyler meramını, sözünü sakınmaz. Onun yergisinde iltifat, siteminde sevgi saklıdır.
İşte, 'anı', 'bura'nın karşıtıdır : yalnızca 'sonra'sı değil - 'ora'dan geçip 'bura'ya gelinmenin 'iz'i falan değil : şimdiki 'bura'nın o zamanki 'bura'yı örtmesi, kapatması, silmesidir. Anı, artık burada olmayan bir ânın içeriğidir - yani burada olmayanın buradalık içinde belirişidir.
Kadın,erkek farklılığı diyaloglarda da ortaya çıkar. Kadın, lar kalabalıkta irtibat kurmakta zorlanmazken, erkekler ancak sessiz mekanlarda daha rahat açılıyorlar. Mesela; kadın bir yan, dan televizyona bakar, bir yandan telefonla konu§ur, bir yandan bilgisayardan maillerini takip eder, arada çocuğun dersine yardım eder, bu arada eşine çay, meyve falan getirir ve eşiyle de konuşmaya çalışır. Erkek konuşsa kadın hepsini bir arada idare edecektir; fakat erkek bu karmaşanın içinde konuşmakta fıtra, ten zorlanır. Bu yüzden iyi bir sohbet için erkeklerin sessizlik ve sükunete ihtiyaçlan vardır.
Bu küçük taşra kentinde gelenek böyle idi. Yaş kırka varıncaya kadar her boku ye, vur-kır sana delikanlı desinler, lâkin Hakk'a riayet et, sonra dost hayatı, alkol falan neyse fırtına evlenince diner. Yaş kırk dedi mi doğru Hacc’a. Dönünce sakalı salıp, takkeyi başa geçirip, mescitte en ön safta yerini alırsın.
Bu dünyada ölmek zor bir işti ama ölenin şanına yakışır bir törenle gömülmesi de kolay bir şey değildi. Yapılacak birçok işin olduğu son anda anlaşılırdı. Bakarsınız filan şey eksik, falan şey yapılmamış.. her şeyi kendin bulmak zorunda kalırsın. Kefenden tutun da, cenaze aşının pişirilmesi için yakılacak oduna kadar her şeyi...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.