Anne sevgisi koşulsuzdur, çocuğu var olduğu, olduğu haliyle sever. Çocuk anneyi başlarda sıcaklık, doyma ve keyif hali olarak algılar. Memeyi, anneden ayıramaz.
Çocuk; annem yemeğimi yersem gülümser, ağlarsam beni kucağına alır, kakamı yaparsam beni över. Tüm bu deneyimler netleşerek şu yargıda toplanır: Seviliyorum. Seviliyorum çünkü annemin çocuğuyum. Seviliyorum çünkü çaresizim. Seviliyorum çünkü güzel ve dayanılmazım. Seviliyorum çünkü annemin bana gereksinimi var. Daha genel bir formülle söylersek: Ben olduğum, böyle olduğum için seviliyorum.
Erich Fromm - Sevme Sanatı
Nasıl Bağışlayabilir ki İnsan, Kendisine Kötülük Eden Elin, Sahibine Ettiği Kötülüğü;
Eğer acı çeken bir dostun varsa, dinleneceği yer ol acısının; ama adeta sert bir yatak gibi ol, bir sahra yatağı gibi: en çok böyle faydan dokunur ona.
Ve bir dostun kötülük yaparsa sana, de ki: "Bağışlıyorum seni bana yaptığından ötürü; ama kendine yaptığını - nasıl bağışlayabilirdim ki bunu?"
Böyle dile gelir tüm büyük sevdalar: bağışlamayı ve merhameti de aşar onlar.
-Böyle Söyledi Zerdüşt - Nietzsche-
"Eğer biri insanların yapılması gerekir dedikleri şeye kulak misafiri olsa ve sırf muziplik olsun diye buna göre hareket etse, herkes şaşırırdı. Bunu acelecilik olarak görürlerdi, ama konuşmaya başlar başlamaz yapılması gereken şeyin bu olduğunu söylerlerdi."
Soren Kierkegaard - Kahkaha Benden Yana
"İnsanlar, dünyadaki herhangi bir şeyden -yıkımdan, hatta ölümden bile- korktuklarından daha çok düşünceden korkarlar. Düşünce, baltalayıcı ve devrimcidir, yıkıcı ve korkunçtur; düşünce, ayrıcalığa, yerleşik geleneklere ve huzur verici alışkanlıklara karşı acımasızdır; düşünce, anarşik ve kanunsuzdur, otoriteyi umursamaz, çağlar boyu denenmiş bilgeliğe aldırmaz."
-Bertrand Russell-
"Düşünce, cehennem kuyusuna bakar ama korkmaz. Sanki evrenin hiçbir şeyden etkilenmeyen efendisiymişçesine davranan insanı, dipsiz bir sessizlikle çevrili güçsüz bir zerre olarak görür. Düşünce büyüktür, hızlıdır ve özgürdür, dünyanın ışığıdır ve insanın en önemli övünç kaynağıdır."
-Bertrand Russell-
"O halde çırpınan kuklayı görünce, yılan bir kahkaha krizine girmiş; gülmüş, gülmüş de gülmüş, ta ki bu kadar fazla güldüğü için göğsündeki bir damar patlayana dek. Sonra gerçekten de ölmüş."