İnsan, arayış ve mutluluk
Az önce kapağını kapattığım bu eşsiz kitaba olan hayranlığımı bir an önce yazıya dökmek istedim. Livaneli'nin kalemine bir kez daha hayran kaldım. Yazarın en beğendiğim yanı gerçek bir gözlemci oluşu. Aynı romanda hem bir aydını, hem asker psikolojisine girmiş geri kafalı bir adamı hem de hayatı köyde geçmiş küçük bir kızı okudum. Tabii başka romanlarda da farklı karakterler var. Ama Livaneli'nin yarattığı karakterler birbirine öyle zıt ve birbiri ile o kadar aynı ki.. ne olursa olsun insanın insan olarak kalışını işlemesi çok etkileyiciydi. Cümleler, düşünceler öyle sağlamdı ki. Cemal'in fikirlerini okurken aklımdan "Evet bunları yalnızca köylü bir asker düşünebilir. Evet, bunları yalnızca bu adam yapabilir." demeden edemiyordum. Aynı durum diğer karakterler için de geçerliydi. İrfan karakterine geçildiğinde de karakterin varoluş sancısını sonuna kadar hissettim. Apayrı karakterleri bir romanda birleştirmek, birbirleri ile iletişim kurmalarını sağlamak ve bunu bu kadar kusursuz yapmak sadece bir ustanın başarabileceği bir durum kannımca. Her kitabına, her kurgusuna hayranlık duyduğum yazarın Mutluluk isimli romanını şiddetle öneriyorum!
Hanya Yanagihara’nın “Değersiz Bir Hayat” romanı, dört erkek arkadaşın New York’taki yaşamlarını ve ilişkilerini takip ederken, özellikle Jude’in trajik geçmişi ve içsel mücadelelerine odaklanır. Jude, geçmişindeki travmatik olaylarla başa çıkmakta zorlanır. Yanagihara, okuyucuları karakterlerin iç dünyasına derinlemesine bir yolculuğa çıkarmak
Ahmed Arif- Leylim Leylim
#alıntı
‘’Ne kadar önüme fevkalade bir facia gibi veya ne bileyim bir felaket gibi kabul etmesek de ölmek veya sevdiklerimizden ayrı olmak istemiyoruz.”
“Belki 29 yaşındayım. Ama binlerce yıldır seni arıyor, hasretini çekiyorum.”
#kitapyorumum
Hayatınızda aşk hikayelerini herkesten dinleyip yada okuyup hep
Özgürlük yoksa, AŞK da yoktur....
.
.
Asla sevdiğin insanın gardiyanı olma !...
.
.
Bir varmış, bir yokmuş... Böyle başlar değil mi bildiğimiz bütün masallar... Zamanın birinde, dünyanın farklı köşelerinde 5 farklı prens varmış... Bir gece, birbirlerinden habersiz,bu beş prens aynı kızı rüyalarında görmüş ... Masal bu ya... Aşık olmuş... Bir çaresi bulunmalı derken , Buz Ülkesi Prensi, Kum Ülkesi Prensi, Su Ülkesi Prensi, Rüzgar Ülkesi Prensi ve Dağ Ülkesi Prensi rüyalarının aşkını bulmak için düşmüşler yollara,çöllere, dağlara, sulara... Ama bir kural varmış. En az 5 kişi olmaları gerekiyormuş... Neden mi?
.
Çünkü,beşi oluşturan 2 ile 3 tür... İki sayısı dişiyi temsil eder, üç sayısı erkeği.... Yani , kadınla erkek birleşecekse bunun simgesi beştir. Aşk sadece insana özgü bir duygudur . İnsan ise bir baş , iki el, iki ayak olmak üzere 5 sayısından ibarettir. Yani o kızı bulmak niyetindeyseniz, o kızı Kraliçeniz yapmak istiyorsanız ne bir eksik ne bir fazla.. sizinle birlikte tam 5 kişi olarak yola çıkmalısınız demiş kahinler...
.
.
Peki, sonra ne mi olmuş? Hangi prens mi ulaşmış kıza ? Kız hangisini seçmiş sizce? Ya da böyle bir kız var mıymış? Özgürlük azizim... Özgürlük olmadan aşk var mıymış? Aradığımız cevaplar ve fazlası eserimizde der hepinize şimdiden keyifli okumalar dilerim. Kitapla Kalın
Selam…Bugün fantastik bir kurguyla geldim. Netflix’te de aynı adlı bir filmi olması sizi yanıltmasın, ikisi cok farklı. Damsel kısa ama dolu dolu bir kitap.
Genel olarak karanlık bir masal diyebiliriz kurguya.Bir ejderha tarafından kuleye kapatılan,isimsiz ve geçmişini hatırlamayan bir kız ile; kızı kuleden kurtaran krallığın yeni varisi bir
Zaman akıp gidiyor kalan sadece acı bir tortu
Arvid yakın bir zamanda annesinin kanser olduğunu öğrenince annesini ziyaret etmeye karar verir ve Danimarka’ya gider. Yolculuk aynı zamanda eski defterlerin de açılması demektir. Bu arada Arvid boşanma aşamasındadır ve depresifliği sanıldığının aksine oldukça eskilere dayanmaktadır.
Hikayeyi dinlerken yabancısı olduğun bir toplumdaki insan
