Beden giymiş ruhumuzla dolaşırken alemde,
karşılaştığımız tüm aynalarda seyrederiz kendimizi, içimizde çağlayan duygularımızın şarkısıdır kulaklarımızda çınlayan en derinden, her notası fısıldar bize bizdekini dinlediğimiz tüm aynalardan ...Aynalardan aynalara koşarız aynalarda buluruz/kaybederiz her daim kendimizi...Kırarız kırılırız, çoğalırız azalırız birbirimizde, aynaların er meydanında veririz en çetin kurtuluş savaşlarımızı, aynalarda imzalarız en huzurlu barış antlaşmalarımızı ...
Aynalarda ulaşırız ancak, aynalarda dokunuruz sadece kendimize, sevdiğimiz, nefret ettiğimiz hersey, aynalarda seyrettiğimiz bizden başkası değildir bunu bilmesekte ...Bazı aynalar sığınağımız olur karar kılarız onlarda bir zaman,
yorgun ruhumuzun dermanı kesildiğinde dinleniriz soluklanırız onlarda nefes nefese, demli bir can çayı eşliğinde sohbetlerimiz olur, loş can köşelerinde, can buluruz adeta can katarız birbirimize ....Sonra yeni kışlar/baharlar yaşar ruhumuz, deli divane duygularımız ihtilal yapar kalbimizde el koyar yönetime, tekrar yollara çıkarız yeni aynalar aramaya koyuluruz bu sonsuz ayna pazarında binbir ümitle...Tarifini bilmediğimiz, ifadelerimize sığdıramadığımız bir BEN in aşığıyız kendimizde, mecnunuz BEN çöllerinde bir yudum suya hasret kavrulmuş dudaklarımız ...
''Her neye bakarsan kendi yüzündür; kimde ne görürsen kendi özündür'' der koca Yunus...Aynalarda döner durur suretimiz durmadan, aynalarda yansır binbir yüzle bize, bir sefer olsun göz göze gelmek ister, dokunmak için akmak için bizdeki bize...
as