Fatih zehirlendi mi?
Evet, padişahın aslında yönü ve hedefi belli olan bir sefere çıkarken zehirlenerek öldürüğüldüğünü düşünüyorum. Tarihî veriler bu seferin İtalya üzerinde olduğunu gösteriyor. Venediklilerin satın aldığı İtalyan hekimbaşı Rönesans'ın en parlak hükümdarını bu esnada zehirledi. İtalyan o dönemde zehir konusunda çok uzmanlaşmış bir milletti. Fatih'in gut(nekris) dışında öldürücü bir hastalığı yoktu Deniz mahsullerine çok düşkün olduğu için bir türlü gerekli perhizi uygulayamıyordu. Öldürüldüğünde sadece 49 yaşındaydı. Yeniçerilen sevmediği fakat geniş halk kitlelerinin, medreseler ve tarikat ehlinin bayıldığı Şehzade Bayezid'in adamlarının bu işi yaptırdığı da söylenir.
«Fatih, Roma'yı alıp kendisini Roma imparatoru ilân ettirecek ve hıristiyanlığı kabul edecek.» diye söylenti çıkaranlar kimlerdir? Bellini'yi, İstanbul'a çağırtan, Fatih'in portrelerini yaptıran, sonra da «Fatih Gavur oldu!» diye ortalığı karıştıranlar kimlerdir? Türklerin, savaşçı olmayan insanlara karşı ne kadar merhametli oldukları bilindiği halde, 'Fatih sadisttir, zevk için iki yüz esiri gözleri önünde destere ile ortalarından kestirerek öldürmüş ve onların can çekişmesi karşısında zevk almıştır.' diye kulaktan kulağa laf gezdirenlerin kimler olduğunu da öğrenmek zorundayız... Ancak bunlar belli olduktan sonradır ki, Fatih eceliyle mi öldü, zehirlendi mi sorunu çözülebilir.»
Sayfa 186 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Fatih zehirlendi mi?
Fatih’in ölümünden önce Mısır’daki Memlük Devleti ile Osmanlılar arasında bir gerginlik meydana gelmişti. Sultan İkinci Mehmed’in 25 Nisan 1481’de Üsküdar’a geçmesiyle sefer başladı. Fatih, hemen hemen bütün Osmanlı padişahlarında görülen nikris (damla=goutte) hastalığından muzdaripti. Bu durum padişahın hareketlerini kısıtladığı gibi, devamlı
...Hekim Yakop vezir oldu, ne kadar Yahudinin açı, devletsizi varsa padişahın işine karıştılar...
Görsem yüzünü gözüme nur u ziya gelür Çeksem cefanı canıma mihr u vefa gelür Ayine-i cemaline öyküne mi güneş Kim şemssar olur ve yüzüne haya gelür Müşk-i Hita desem saçına benden incinir Baht-ı siyahı gör ki nedersem hata gelür Şah'a! ne tuhfe göndereyin hak-i payına Benim gini fakirin elinden dua gelür Ka'be kapuna can ile her gün dua edüp Yüz sürdüği Nişani'ye zevk ü sefa gelür
Fatih Sultan Mehmed'in Uzun Hasan'a harp ilanı
Bismillahirahmanirrahim ve bihi nestain. Esselamü ala men itteba'al-hüda Halik ül-Kevneyn ve razik üs-sakaleyn cellet kudretehü ve allet kelimetehu hazretlerinin ben kulu ki valiy ül-bilah, hamiy ül-ibad, muhyi-i sünnet-i Resulullah ve mücri-i şeriat-i Nebiyullah-i aleyhi ve ala alihi salavatullah. Şah-ı serveran Sultan Muhammed b. Murad b. Bayezid hanım. Sen ki Serdar-ı acem, Han-ı azam, Keyhüsrev-i yegane, Feridun-u zamane Hasan Hansın. Misal-i şerifimde (mektubumda) şöyle isdar buyurdum ki agah olasın, kişi devlete mağrur olup hakkından tecavüz edip bi-insaflar hareketlerini kılmak alamet-i intikal-i devlet ve emaret-i zeval-i memlekettir. Pes, şol vesavis-i şeytaniyye kim dimağın cevfini (içerisini) makar edinmiştir, istinşak-ı ma-ı inabet ile anı zail ve akl imamını pişuva edesin, ki bizim memleketimiz dar-ı İslamdır, eba an ceddin devletimiz çarağı (kandili) küfür ehlinin yüreği yağı ile ruşendir. İslam ehline eğer öz kasdın var ise a'day-i devlet ve şeriattan bazı sensin ve sana uyup yardım edenlerdir. Pes, bizim dahi ol taifenin kökünün kazınması kasdına atımız eyerlenmiştir, kılıcımız kuşanmıştır. Bilmedim veya gafil idim demeyesin. Hiç senin beri gelmen hacet değildir. Şevval-i mübarekte meymeneti genel olsun, Fettah-ı zülmenen desturu ile leşkeri mansurum ile (muzaffer ordum ile) Karahisar kalasının üzerine varıram. Şol kasda ki: Ben kulunu sebep kılıp senin zulmünü mazlumlar üzerinden götürem ve adım sanım nabedit kılam (yok edem) Bilcümle sözü uzatmak lazım değildir. Selam benim hakkımda hayır murat eden üzerine olsun.
Reklam