Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Erzurum Kongresi'nin devamı sırasındaki olaylardan birisi de Rawlinson'a teslim edilen Türk silahlarının, bir baskınla geri alınması idi. Gerçekten bu tarihlerde, Mondros Mütarekesi hükümlerine uyularak birçok makineli tüfek ve çok sayıda tüfek mekanizması, sevk edilmek üzere ambalajlanmış; bir kısmı dekovil vagonlarına yükletilmiş, bir
Hayatın, bir felaketten sonra daima bir saadet verdiğini, o güzel darbımeselin söylediği gibi, ayın on beşi karanlıksa, on beşinin mutlaka aydınlık olacağını bilmiyor değildim.
Reklam
Allah'ım, amin.
Hayatın bir felaketten sonra daima bir saadet verdiğini, o güzel darbımeselin söylediği gibi, ayın on beşi karanlıksa, on beşinin mutlaka aydınlık olacağını bilmiyor değildim. Fakat bu mehtabın bu kadar koyu bir karanlıktan, bu kadar umulmaz bir dakikada doğacağını aklıma getiremezdim.
Eğer insanları evlenmekte tereddüde sevk eden şey bedbaht olmak korkusu ise bende böyle şey yoktu; çünkü hiç bir hareketimin gayesinden tam bir saadet beklemiyordum. Hayattan aldığımız her zevki ona muadil bir ıstırapla ödediğimizi bildiğim için, hiç bir şeyden yüzde yüz saadet ümit etmiyor ve yüzde yüz felâketten korkmuyordum. Bunun ikisi de imkânsızdır. Çünkü ruhî varlığımız hazla kederin muvazenesine istinat eder, işte en büyük adalet ve müsavat! İnsan, çektiği ıstırap nispetinde zevk duyar: Ne kadar acıkırsa yemekten, ne kadar yorulursa dinlenmekten, ne kadar ararsa bulmaktan o derece zevk alır. İhtiyaç ve ıstırapla muvaffakiyet ve saadet arasındaki bu riyazî tenasüp, bütün insanlar arasında tam ve ezelî bir müsavat temin etmiştir. Eğer bir adamın hayatında duyduğu haz ve keder yekûnları hesap edilecek olursa görülecektir ki hiç kimse kimseden daha fazla ne mesut ne de bedbahttır. Hepimiz kahkahalarımızı gözyaşlarımızla ödüyoruz ve bu hususta bir dilenci bir milyarderden farksızdır. Çok gülenin çok ağladığını söyleyen atalar sözü de bize heyecanlarımız arasındaki muvazeneden doğan bu büyük müsavatı bildiriyor. Bunun için muvakkat hazlar ve kederler istisna edilirse insanlar arasında devamlı bir saadet ve felâketten bahsedilmesini bile fazla bulanlardanım. Kararlarım üzerinde mesut olmak ümidi ve bedbaht olmak korkusu tesirini kaybetmişti. Bütün amellerimizin neticeleri arasında ıstırap ve zevk itibariyle ahenk bulunduğuna bir kere daha kaani olduktan sonra, Muallâ Hanıma bu meseleyi doğrudan doğruya açmağa karar verdim.
Çocuklar hemen çevresini aldılar, soru dolu bakışlarını yüzüne diktiler. - Baylar, kısa bir zaman sonra ayrılacağız. Şimdilik iki ağabeyim var ya, bunlardan biri sürgüne gidiyor, öteki de ölümle pençeleşmekte. Yakında gideceğim buradan, belki dönüşüm çok uzar. Ayrılmadan önce sizinle burada, İlyuşacağın taşının yanında söz verelim birbirimize,
Sayfa 960 - İletişim Yayınları
Bir felaketten sonra, hepimize olur: Son bir umutla ve gülünç ve budala bulunmaya hiç aldırmadan her şeyin eskisi gibi sürmesi için yalvarırız...
Sayfa 178Kitabı okudu
Reklam
Hayatın bir felaketten sonra daima bir saadet verdiğini, o güzel darbımeselin* söylediği gibi, ayın on beşi karanlıksa, on beşinin mutlaka aydınlık olacağını bilmiyor değildim.
Sayfa 305 - *darbımesel: atasözüKitabı okudu
Hayatın bir felaketten sonra daima bir saadet verdiğini, o güzel darbımeselin söylediği gibi, ayın on beşi karanlıksa, on beşinin mutlaka aydınlık olacağını bilmiyor değildim. Fakat bu mehtabın bu kadar koyu bir karanlıktan, bu kadar umulmaz bir dakikada doğacağını aklıma getirmezdim.
Bana öyle geliyordu ki, böyle bir felâketten sonra her şey değişmeliydi; her zamanki hayat tarzımız onun hatırasına bir hakaret gibi geliyor, yokluğunu pek canlı olarak hatırlatıyordu.
Sayfa 144Kitabı okudu
Snelman, bu sabır ve tahammül ibadetinden nefret ediyor ve her iki tarafa da kızıyordu. Öncelikle, bütün özgürlükleri, mutlulukları ve zenginlikleri kendisi için isteyen ama halka ise en büyük sefalet ve mahrumiyetlere karşı tahammül etmeyi tavsiye eden burjuvalara ve seçkinci devlete kızıyordu. Sonra da kendisine dayatılan bu mecburiyete tahammül ettiğinden dolayı halka kızıyordu. Halkın düşünce uyuşukluğuna, maddî ve manevî sefalete, hukuksuzlara ve safehate alışmış olmasına kızıyordu. Kızdığı zaman şöyle bağırıyordu: Milyonlarca insan hayvanlar gibi yaşıyor, pis ve miskin bir hayat sürüyor!.. Bir tek düşünceleri var, o da mideyi doldurmak!.. Sakinleşince, "Ama suçlu halk mıdır? Bu onlar için bir felaketten başka bir şey değil ki." diyordu.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.