ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
MUTEZİLE...
"İnsanların doğumundan itibaren kaderinin çizildiği, kısmetine düşenin buna göre belirlendiği düşüncesi, İslam'ın temel ilkelerindendir. Buna göre herkesin günahları ve sapaları ÖNCEDEN bilinir. Kaderciliği ELEŞTİREN aydınlar ve siyasi akımlar, insanoğlunun önceden Tanrı tarafından belirlenmiş günahları için cezalandırılmasını kabul etmeyip bu konudaki şüphelerini ifade etmişler, bu inancı insan iradesini yok saydığı için insan haysiyetine de aykırı bulmuşlardır. "ŞÜPHECİLİK" adı altıda ortaya çıkan bu felsefi akım, zamanla eleştirel akılla da eleştirilerek "Matezile" akımının doğmasına yol açmıştı."
Reklam
Varoluş sancıları herkeste varolmuş
XIX İLKGENÇLİK İlkgençlik yıllarımda sürekli düşünmekten, hayal etmekten hoşlandığım şeylerin neler olduğunu söylesem, sanırım kimse inanmaz bana. Çünkü bunlar ne yaşıma ne de toplumsal durumuma uygun şeylerdi. Ama kanımca insanın toplumsal konumuyla ahlaki konumu arasındaki birbirini tutmazlık, gerçekliğin en şaşmaz belirtisidir. Kendi içime
Sayfa 225Kitabı okudu
Orta sınıf kamu birleşik oyu ve popüler kültür 1920'lerin ortasında savaş öncesi iyimserliklerinin bir kısmını yeniden edinmiş görünüyorduysa da, bu iyileşme riskliydi. (...) Bu, yansımasını, dönemin 'yüksek sanat'ında - resim, heykel, müzik ve edebiyatta buluyordu. Savaştan önce bile kesintisiz ilerleme inancının rahatlığına meydan okuyan bir azınlık vardı. Dünyanın mekanikleşmesi çoktan iki yönlü görünüyordu: bir yanda misli görülmemiş bir güç ve dinamizm sergiliyor ve diğer yanda insanoğlunun kendi hayatını düzenlemesi nosyonunu paramparça ediyordu. Her türlü ilerleme nosyonunu sorgulayan ve akıldışına merkezi bir rol veren felsefi ve kültürel akımlar ortaya çıkmıştı. Bu eğilimler teorik fizikteki (1905'teki özel görelilik teorisi, 1915'teki genel görelilik teorisi ve 1920'lerin ortasındaki kuantum fiziğinin bir türü olan Heisenberg'in 'belirsizlik ilkesi' gibi) gelişmelerle de cesaretlendiriliyor ve o eski mekanik evren modelinin temelini aşındırıyordu. Aynı zamanda psikanalizin popülerliği, bir zamanlar Freud'un kendisi için de çok önemli olan, akla inancı yok ediyordu.
Sayfa 449Kitabı okudu
İlmî felsefeden ayrı olarak varlık, bilgi ve irade problemleri üzerinde çalışan, insan ve «insan ötesi» üzerinde, toptan bir tefekküre ulaşmak isteyen «bütüncü» bir zihin çabasına «genel felsefe»> diyoruz. Bugüne kadar gelen «felsefe tarihi» ve İslâm'da, felsefî akımlar karşısında görüşlerini ortaya koyan «ilm-i kelâm», daha çok bu türden zihnî çalışmaları yansıtmaktadır.
Sayfa 29 - PdfKitabı okuyor
Batı insanında büyük bir anlam boşluğu var ve bu boşluk sürekli yeni şeyler denenerek aşılmaya çalışılıyor. Batıda bugün felsefi, ahlaki, kişisel ve sosyal bir tıkanıklık yaşanıyor. Yoğun şekilde intiharlar oluyor, aile kurumu çöküyor, LGBT türü akımlar daha da güçleniyor. Batı bu haliyle içinde bulunduğu durum karşısında bir çıkış ve kurtuluş üretemiyor. Fakat batı böyle bir kriz ve çaresizlik yaşarken Müslümanlar da garip bir şekilde batılılaşmak istiyor. Müslümanlar batılılaştikca batı insanının bugün yaşadığı boşluk ve buhranı yaşayacaklar.
Reklam
58 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.