Avrupalılar ve Hristiyanlar için, ‘Türk’ kelimesi ‘Müslüman’la eşanlamlı olarak düşünüldü; dolayısıyla da bir Hristiyan din değiştirip Müslüman olursa ‘Türkleşti’ diye tanımlandı.
Reformcular, artık bir yandan Batılı fikir ve kurumları benimserlerken diğer yandan Batılı emperyalizme karşı savaşma ikilemiyle yüz yüze kalmışlardı.
Reklam
Buhranlı zamanlarda politikacılar içgüdüyle ve kamunun iyiliği için hareket ettikleri kadar, ince hesaplarla ve kişisel çıkarlar adına da çalışırlar.
Kendi inançlarınca ibadet etmek ve kendi toplumlarının kurallarına göre yaşamak hakkına sahipti.
Her ne kadar şehir zorlu bir kuşatmadan sonra düşmüş olsa da, pek çok Rum Ortodoks, iki Kilise’yi birleştirerek Papalık’ın egemenliğini sağlamak isteyen Katolikler’in aksine kendi inançlarını sürdürme hakkı tanıyan Osmanlılar’ı memnuniyetle karşıladı.
Laiklik öncesi Osmanlı toplumunda, dinî bağlılık kişisel bir mesele değil, toplumları ilgilendiren bir meseleydi.
Reklam
Osmanlı'da,
bu eylem, çağdaş hassasiyetlerimize sert hatta barbarca gelebilir ama devşirme olarak toplanmak o kadar çekici bir uygulamaydı ki, bazen bir Müslüman aile, Hıristiyan komşularından, kendi çocuklarını da Hıristiyan’mış gibi göstererek devşirilmelerini sağlamalarını isteyebilmekteydi.
"Ben İttihat ve Terakki Üniversitesi'nde okudum... Ben önce İttihatçiyim. Hala da ittihatçiyim. Her şey ondan sonra gelir..."
Sayfa 249 - Celal Bayar'ın 1982 deki sözleri.
Aynı nedenle, Avrupalılar meşrutiyet hareketinin Avrupa'da sürgünde olan, dolayısıyla yakından tanıdıkları Osmanlılar tarafından yönetildiğini sanmaktaydılar. Oysa, bu kanıda en küçük bir gerçek payı bile yoktu.
Sayfa 21 - Avrupanın Cemiyeti hatalı değerlendirmesi
Yazar, eserini olabildiğince geniş bir kitle tarafından okunması amacıyla kaleme alır.
Herkes emeğinin karşılığını ister, 'umrumda değil ben öylesine yazıp, kitabımı okuyorum' diyenlerin samimiyetine inanmıyorum. (Kendi fikrim)Kitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.