İlkel insanın nedenlerle sonuçları ilişkilendirmedeki irdeleme ve usavurma yeteneği azdı. Bu ilkel insan aklına göre kurulan neden-sonuç düzenine "fetiş" diyoruz.
Prof. Dr. Özer Ozankaya 7.BasımKitabı okuyor
İnsan hakları kavramının Batı kültürü anlamında düzmece bir nitelik gösterdiği sadece Batı Avrupa ve ABD uygulamalarında ortaya çıkmıyor; Batı hukukunu benimseyen ülkelerde de aynı durumla karşılaşılıyor. Nitekim ülkemizde de, hâlihazır hukuk insanların ihtiyaçlarını karşılamaya değil, fakat fetiş haline getirilmiş olan kurulu düzeni korumaya hizmet etmekte; kurulu düzenden hak talebinde bulunan insanlar onun nezdinde lütuf ve ihsan bekleyen ricacılar durumuna düşmektedirler. Çünkü adaletin tecellisi apriori ilkelerin çerçevesine değil, fakat insanların keyfine terkedilmiş durumdadır.
Sayfa 202Kitabı okudu
Reklam
çünkü namus bazı toplumlarca bilinmeyen nedenlerden icat edilmiş bir fetiş olabilir.
Sayfa 62 - olympıa yayınlarıKitabı okuyor
Bunların ürettikleri nesnelerin sanatla bir ilgisi olduğu söylenebilir mi? Bunlara olsa olsa fetiş-nesne denilebilir ama bunlar büyüsünü yitirmiş cinsten fetişler olup, belli bir süre sergilendikten sonra modası geçen, tamamıyla dekoratif oldukları söylenebilecek nesnelerdir.
368 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
Çığırından Çıkmış dünya
Fikret Başkaya, Çığırından Çıkmış Dünya adlı kitabıyla kapitalizmin sömürgeciliği neticesinde ortaya çıkan kaotik yapıyı ele alıyor. Bir yanda zenginlik varken diğer yanda fakirliğin kol gezdiği çok sayıda ülkedeki sorunları irdeliyor. Bilim, kültür, sanat, insan hakları, hukuk, ilerleme, gelişme, kalkınma, Batıcılık, aydın, Batılı aydın tipi
Çığırından Çıkmış Bir Dünya
Çığırından Çıkmış Bir DünyaFikret Başkaya · Yordam Kitap · 201938 okunma
Sınıfsal bir temsile dönüşmüştü kültür; edebiyatıysa eğitimli insanlar kendilerini sahte duygusal yolculuklara çıkardığı, sonra da okumaktan hoşlandıkları duygusal yolculukları yaşayan eğitimsiz insanlardan kendilerini üstün görmelerine izin verdiği için fetiş haline getirmişti. Yazar iyi bir insan da olsa, nihayetinde tüm kitaplar statü göstergesi olarak pazarlanıyordu ve yazarların tamamı da belli bir ölçüde bu pazarlamanın parçasıydılar. Bütün sanayi tahminen bu şekilde ekmek yiyordu. Edebiyat, okumak etkinliklerinde gösterildiği haliyle hiçbir şekilde bir mücadele biçimi olamazdı.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.