Üniversitede kendinizi de parçalasanız bazen notlarınızda bir ff görürsünüz , ne yaparsanız yapın bu mutlaktır... Şükür ki bitti
Aristoteles, Metaphysics IV. Kitap (1006a ff.)'da bize bir ipucu verir: Esti gar apaideusia to me gignoskein tinon dei zetein apodexin kai tinon ou dei. "Çünkü ne zaman bir ispata gerek olduğunu ve ne zaman olmadığını görememek eğitimsizliktir."
Reklam
ff) Ekip Meselesi
Bu hususta tecrübesi olan şahıslardan istifade edebilmek amacıyla kendisine müracaat ettiğimiz bir görevli ise bize şunları anlatıyordu; "Margarinler başta olmak üzere bu gibi hususların mahiyetini öğrenmek bir şahsın işi değil, çünkü böyle bir karışım yapan hiçbir fert, işinin devamı açısından gerçeği söylemez ve başkalarının duyma ihtimali olan bütün yolları da kapatır. Meselâ ben, bir hafta böyle bir fabrikada teftiş için bulundum. Temizlik bir tarafa, içeride çok değişik dolaplar çeviriliyor. Adamlar, halk tarafından istenilmeyen katkı maddelerine değişik isimler koymuşlar, işçiler dahi o maddenin mahiyetini bilmeden kullanıyorlar. Bu maddelerin mahiyetini bilen işçiler ise, esas kilit noktada çalışan ve işveren açısından tamamen kendilerine itimat edilen kimseler. Bunların dışarı haber sızdırması mümkün değil. Böyle bir karışımın yapılması da zaten o işçilerin çalıştığı devriyeye denk getiriliyor. Bu işin tek çözüm yolu var. O da kilit noktadaki şahısları satın almak. Adama istediği parayı verecek ve kendisini tatmin edici yeni bir iş bulacaksınız. Belki o zaman siz de istediğiniz belge ve malûmatı elde edebilirsiniz. Veyahutta çok sağlam bir dayanak noktanız olacak ki -bu çok zor- ölümü de göze alarak içeri girip araştıracaksınız."
Silsiledeki beş halka Abdulhâlık Gucduvanî’yi, silsilenin Bahâeddîn Nakşbend’in yardımlarıyla nihai belirginleştirmesinden ayırır: Hâce Ârif Rîvgerî, Hâce Mahmûd İncir Fagnavî, Hâce Ali Râmitenî, Hâce Baba Muhammed Semmâsî ve Seyyid Emîr Külâl. Bahâeddîn Nakşbend bu zincirin son ikisi halkasıyla bağlantılıdır. Semmasî, Buhâra yakınındaki Kasr-ı Ârifân’dan geçerken, her zaman bu topraktan yükselen manevîyât esansının kokusunu alabildiğini ifade eder. Bahâeddîn burada 718/1318’de doğduğunda, bu kokunun anlamını anladığını beyan edip çocuğu manevî evladı olarak kabul eder. (Salâheddîn Muhammed Buhârî, Enîs et-Tâlibin, elyazması. Bodleian, Farsça e 37, ff. 48a-48b.)
Dostlarla Güzel
youtube.com/shorts/Ff--gk20... Dostlarla Güzel Muhsin Yazıcıoğlu *** Mutluluğu herkesten önce hak eden gönlü güzel yüreği güzel kendisi güzel dostlarimiza ithaf olunur, efendim 🙂 KK
Ebu Hilal Asker! el-Hass ala Talebi'l-İlm ve'l-İctihad ff Cem'ih adlı eserinde şöyle der: Sa'leb'den (Ahmed ibn Yahya eşŞeyban1 el-Küfl el-Bağdadl'den, Allah kendisine rahmet etsin) rivayet edilir. "Yanında sürekli olarak mütalaa ettiği bir kitap bulundururdu. Bir adam kendisini bir davete çağırdığı zaman, (kendi oturacağı yer dışında) deriden bir yastığın konulacağı kadarlık bir mahallin de tahsis edilmesi şartını koşar ve kitabını buraya koyarak okurdu."¹⁸ ¹⁸ [ Alimlerin kitapla ilgili sözlerinden: " Kitap sana yük olmayan bir arkadaştır ." Hatib, Takytdu'lİlm, s. 120. "Kitap her zaman yardıma hazırdır. Asla zarar vermez. Sen çabaladığında o da gayrete gelir ve sana kendisini açar. Sen usanırsan o da bıkar ve kendisini sana karşı kasar. Kendine yaklaştırırsan sana yaklaşır. Uzak tutarsan uzaklaşır. Ne seni yanlışa sürükler ne de bir sırrını ifşa eder. Ne senin koğuculuğunu yapar, ne de sana laf taşır." " Yalnız kaldığında kitap okuyarak yalnızlığını gider . Çünkü kitap okumak en güzel konuşma aracı ve gözleri baktırma vasıtasıdır ." ibnu'l-Mubarek'e dışarı çıkıp arkadaşlarınla otur dendiğinde kitapları mütalaa etmesini kastederek şu cevabı verir: " Evde olduğumda Hz . Muhammed'in arkadaşlarıyla oturuyorum ." Hatib, age. , s. 126.]
Sayfa 32 - Otto YayınlarıKitabı okudu
Reklam
79 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.