"Neden düşüncelisin?"
Kaşlarımı çattım. "Umrunda mı?" Gerçek soruydu. Sitemsiz.
"Evet." Hayret, genelde insanlar dalıp giden gözlerime bakar, ellerini önümde sallar, sonra cümlelerine devam ederlerdi ama o umursamıştı.
Senin yüzünden... işte bu iki kelime kırmızı çizgimdi. Ne zaman karşımdaki birisinin cümlesi bu sözlerle başlayıp bitse kendimi özür dilerken buluyordum. Suçum olmasa bile.
“Vicdan ne tuhaf... Kim bana ne yaparsa yapsın, onlar için üzülebiliyorum.”
“Vicdanını çarmıha germemiz lazım.”
“Vicdan kötü değil ki...”
“Zaten çarmıha hiç kötüler gerilmedi.”
- İçimdeki hissi nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum.
+ İşte bu yalnızlık hissi. Kelimelerle anlatamazsın, tarif edemezsin, tasvir edemezsin sadece yaşarsın ya da yaşadığını sanarsın.