Neyin varsa çaresizlere verdin, Birbal. Şimdi bende çaresizim ama bana verecek bir şeyin kalmadı...
Sayfa 387Kitabı okudu
Bir prens tahtı ele geçirdiği zaman en büyük acımasızlıkları ve kötülükleri hemen eyleme döküp aradan çıkarmalıdır, çünkü bunlardan sonra yaptığı her şey halkına daha iyi, daha adil görünecektir
Reklam
Düşünceler denizin gelgitlerine veya ayin evrelerine benziyordu; ortaya çıkar, uygun zaman içinde yükselir ve gelişir, derken alçalmaya başlar, kararır, büyük çark döngü zaman yok olup giderlerdi. Tıpkı çadırlar gibi gelip geçici meskenlerdi düşünceler; onlara en uygun yuva da olsa olsa bir çadırdı.
Çocuk’ güvende tutulan, şımartılan bir şeydir, dünyanın gerçekleri ondan gizlenir, oyun peşinde yıllarını harcamasına izin verilir, bilgeliğe okula giderek ulaşabileceğini sanan bir varlıktır çocuk. Oysa sizin de yaşayamadığınız ‘çocukluk’ denen şey, benim gücümün yetmeyeceği bir lükstür. ‘Çocukluk’ hakkındaki asıl gerçek dünyanın en asılsız hikâyelerinde yatar. Canavarlar ve iblislerle yüzleşen çocuklar, ancak korkusuz davranırlarsa hayatta kalırlar. Açlıktan ölme tehlikesiyle karşı karşıya kalan çocuklar, ancak dileklerini yerine getirecek büyülü balığı özgür bırakırlarsa yaşarlar. Trollerin canlı canlı yemek istediği çocuklar, ancak onları güneş doğana kadar oyalayabilirlerse canlarını kurtarırlar, çünkü bu korkunç yaratıklar gün ışığında taşa dönüşür. Bir çocuk geleceği görmek için fasulyelerden fal bakmayı bilmeli, kadınlara ve erkeklere istediğini yaptırmak için fasulyelerin gücünü kullanmaktan anlamalı ve böyle sihirli fasulyelerin büyüdüğü fasulye sırığını yetiştirmeyi bilmelidir. Bir yetim, çocukluğun abartılmış halidir. Bizim hayatlarımız masallar ve aşırılıklarla doludur.”
“Sadece en iyi uyum sağlayabilenler hayatta kalır.”
Yalnızlık sürgün edildiğinde insan kendine daha fazla yaklaşabilir miydi, yoksa aksine kendinden uzaklaşır mıydı? Bireylik kalabalıklar arasında çoğalır mıydı, silinip gider miydi?
Reklam
“Birbirimizden çok farklı olmamız değil, birbirimize çok benziyor olmamızdır lanetimiz.”
Yeryüzünün kalabalık "biz"leri altına gömülmüş, çıplak ve yalnız "ben"ler var mıydı?
isimler kudretlidir ve verildikleri şeye uyumlu olmadıkları zaman kudretleri habis bir güce dönüşür.
Büyücülük için iksirlere, cinlere ya da büyülü asalara ihtiyaç yoktur. Tatlı dilli bir ağızdan dökülen sözcükler tılsımın ta kendisidir
Reklam
... sessizliği Şehzade Selim bozdu. “Biraz önce Şah’a söylediklerin için,” dedi tuhaf, kalın mantolu arsız yabancıya, “canından olabileceğini biliyor musun?” Mogor dell’Amore (aslında pek de öyle hissetmemesine rağmen) küstahça, hiç çekinmeden cevap verdi. “İnsan bu şehirde bu nedenle ölebiliyorsa,” dedi, “zaten yaşanmaz bir şehirde yaşamaya çalışıyor demektir..."
Doğu’da erkekler ve kadınlar çok çalışır, iyi kötü birer yaşam sürdürür, onurlu ya da onursuz ölümleri tadar, muhteşem sanat eserleri yaratılmasına, muazzam şiirler yazılmasına, muhteşem müzikler bestelenmesine vesile olan, bir miktar teselli ederken bolca kafa karışıklığı yaratan dinlere inanırlardı. Oysa bu masalsı Batı diyarlarında yaşayan insanlar, salgın hastalıklar gibi memleketlerini kavurup geçen, birdenbire her şeyi değiştiren kitlesel histeri nöbetleri geçirmeye meyilliydiler.
Sayfa 404Kitabı okudu
Ölmeden önce yiğitliğin ne denli boş olduğunu öğrenmeyen kahraman olmaz
Sayfa 284Kitabı okudu
Dünya bir köprüdür üzerinden geçin ama mesken kurmayın
"..ve kutlu olsun ilk tatlı dert Aşkla bütünleşince duyduğum ve beni delen yay ve oklar ve yaralar, kalbimi bulan." Petrarca -Canzoniere
1,495 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.