1930'larda ABD Hükümeti'nin sodyum nitrit seviyelerinin düşürülmesine karar vermesinden sonra, mide kanseri oranları önemli ölçüde düşmesine rağmen, niçin hâlâ yiyeceklerde az da olsa kullanılmalarına izin veriyoruz? Ayrıca niçin inşaatçıların bir çeşit kanserojen madde olan formaldehit içeren suntaları evlerde kullanmalarına izin veriyoruz? ve niçin şirketlerin havayı, suyu ve yiyeceklerimizi hastalıklara ve ölümlere katkıda bulunan kimyasallarla kirletmelerine izin veriyoruz?
Sayfa 440Kitabı okudu
Turgut Ozal da, cenazesi kısa sureliğine tahnit edilen liderlerdendir. Vefat ettiğinde, birçok dünya lideri gibi, cenaze töreni uzun süreceğinden, sicak günlerde bir bozulma söz konusu olmasın diye kısmî tahnite tâbi tutulmuştur. 0 günlerde Gafa'da vazife yapan Prof. Dr. Mustafa Sarsilmaz'ın ifadelerine göre,cenazenin katafalka konulması ve tören nedeniyle bir hafta on günlük bir süre korunması gerekeceğinden tahniti istenmiştir. Günümüzün tahnit yöntemlerinden biri de cenazenin kan damarlarına formaldehit şıringa etmek ve cenazeyi bu maddeden oluşan bir solüsyona yatırmaktan geçmektedir. Ancak Özal'in akrabaları bunu kabul etmeyecekler bunun üzerine sadece göğüs, karın ve eklem boşluklarına ayrıca burnundan sonda ile midesine bu madde yayılmıştır. Sayın Sarsılmaz'in ifadelerinde en çok dikkat çeken şey, Özal'in beynine herhangi bir maddenin verilmediğidir. Hâlbuki bir cenazenin en kolay bozulacak yerlerinden birisi Şüphesiz beynidir. 1993 yılının Nisan ayında gerçekleştirilen bu kısmî tahnitin cenazeyi koruma olasılığı sadece on gün kadar iken, eğer damarlarına verilise idi bir yıla kadar uzayabilirdi. Ancak 2013 yılındaki kabir açma ve kontrol döneminde cenazenin büyük bir kısmının hiç bozulmadan durduğu görülmüş ve oğlu Ahmet Özal tarafından da bu durum ifade edilmiştir. Burada en şaşırtıcı olan şey Prof. Dr. Mustafa Sarsılmaz Bey'in bizzat uyguladığı ve kendi ifadeleriyle ancak on gün kadar koruyabilir dediği uygulamadan tam 20 sene sonra cenazenin beyni dâhil bozulmadan çıkmasıdır.
Reklam
Laboratuvar ortamında bir "neden" ortaya çıkmış gibi görünebilir; fakat insanlarda bulunmayabilir. Bir bileşenin laboratuvara ortamında toksik olduğunu göstermenin birçok kolay yolu bulunabilir; fakat böyle bir etki illa ki insan vücudu için geçerli olmayacaktır. Buna oldukça basit bir örnek, kimyasal ismi sodyum klorür (NaCl) olan, eski dostumuz sofra tuzudur. Tuzun beslenmedeki olumlu ve olumsuz etkileri üzerine yapılan ateşli tartışmaları bir kenara bırakalım; tuz iki basit iyon olan sodyumla klordan oluşur ve her ikisi de tek başına olduğunda en ölümcül elementler arasında yer alırlar. Sodyum su ile temas ettiğinde patlayan, parlak, yağsı görünüme sahip bir maddedir. Kahramanımız sodyum hücreleri öldürmekle kalmaz; laboratuvarları da patlatabilir. Klor, yüzme havuzu dezenfektanları ve çamaşır suyu içerisinde yer alan bir maddedir. Yeterince yüksek dozdaysa diğer bileşenlerin çoğu da laboratuvar ortamında toksik olabilir. Bu bileşenlerden bazılarının doğru dozda "sağlıklı" olduğu kabul edilir: florür, vitaminler, omega-3 balık yağı ve alkol gibi. Elma, şarap, su ve pirinç mikroskobik ölçekte arsenik içerir, ki arsenik yüksek miktarlarda toksiktir. Armut formaldehit içerir, hem de herhangi bir aşıda bulabileceğinizden çok daha fazlasını! Bunun tam tersi de geçerlidir: bamyada bulunan bir maddenin in vitro (cam petri kabındaki) çalışmalarda insan meme kanseri hücrelerini yok ettiğinin tespit edilmesi, bamyanın kanıtlanmış bir kanser önleyici ilaç olduğu anlamına gelmez.
Sayfa 82 - Sabri Ülker Vakfı Yayınları - Çevirmen: Ebru Akdağ - I. Baskı 2020Kitabı okuyacak
Bir kuyrukluyıldızın daha da büyüleyici bir bileşimsel özelliği, metanol, hidrojen siyanür, formaldehit, etanol ve etan ile ayrıca yaşamın habercileri olan uzun-zincirli hidrokarbonlar ve aminoasitler gibi organik bileşikleri içermesidir. Yeryüzü üzerindeki meteoritlerin DNA ve RNA'nın bileşenlerini içerdikleri bile bulunmuştu; bunlar muhtemelen küçük-gezegenlerden ya da kuyrukluyıldızlardan gelmişlerdi. Su ve aminoasit taşıyan ve düzenli bir şekilde Yeryüzüne çarpan cisimler bizim için kesinlikle dikkate değerdir.
Sayfa 118Kitabı okudu
Yalnızca mantığımızla yaşayamayız. Bu dünyanın dehşetleri hayatlarımıza zorla girmeye başladığında, mantığın antiseptiği, inancın balsam merheminin yerini asla tutamazJ20l Çocuğunuz öldüğünde veya karınız hiçbir doktorun iyileştiremeyeceği korkunç bir hastalığa yakalandığında, ya da kendi bedeniniz adımlarını mezara doğru sıklaştırdığında, mantık, pusulası ne kadar geniş olursa olsun, git gide daha keskin bir formaldehit kokusu yayacaktır. Bu durumda çoğumuzun vardığı yanlış yargı, insanoğlunun bu tür ihtiyaçlarını yalnızca belirli fantastik fikirlere doyurabileceğidir. Halbuki kalıcı bir kutsallık hissiyatına sahip olmak için mantıksız olmamız, ya da daimi bir sayrılık halinde yaşamamız gerektiği hiçbir yerde yazmıyor. Tam aksine maneviyatın, mantığın sınır çizgisini aydınlatırken bile tamamen mantıksal olabileceğini (hatta olması gerektiğini) gösterebilmeyi umuyorum. Çünkü bunu görebilirsek, birbirimizi öldürme nedenlerimizin önemli bir kısmını geçmişte bırakabiliriz.
Sayfa 46
Zaman şafağın kıyısında takılıp kalmıştı sanki. Önceki gece boyunca cesedin kaldığı yan odadan keskin bir formaldehit kokusu gelmeye devam ediyordu. Kesinlikle bahçenin kokusundan çok farklı bir kokuydu bu. Daha sancı veren, türlü çiçeklerin birbirine karışan kokusundan çok daha belirgin bir kokuydu. Bir kez koklandı mı daima cesetlerle ilişkilendirecek bir kokuydu.
Ölümün Öteki KaburgasıKitabı okudu
Reklam
56 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.