Küçük Ağaç’ın Eğitimi, öksüz ve yetim kalan kızılderili bir çocuğun Büyükbabası ve Büyükannesiyle dağlarda, doğanın içinde geçirdiği zamanları konu ediniyor. Kitap, her fırsatta medeni olmakla övünen ‘Beyaz Adam’ın söz konusu çıkarları olduğunda ne kadar acımasız, barbar ve vahşi olabileceğini tüm gerçekliğiyle bize gösteriyor. 5-6 yaşlarında bir çocuğun dilinden topraklarından sürülmek zorunda bırakılan, yaşam alanları ellerinden alınan yerlilerin, büyük acılara maruz kalışlarına tanık oluyoruz. Dünyayı Küçük Ağaç’ın gözünden görüyoruz. Birbirlerine son derece bağlı olan büyükannesi ve büyükbabası, doğanın dilini anlayan bilge insanlar. İhtiyaçlarından fazlasını tüketmiyorlar. Her canlının evrenin bir parçası olduğunu, bir ruha sahip olduğunu bilerek, çevrelerine zarar vermeden yaşıyorlar. Kültürlerinde saygı, sevgi, şefkat, mütevazılık, uyum, hoşgörü, barış ve anlayış var. Geçmişlerini ve yaşam felsefelerini aktarmak istedikleri Küçük Ağaç’a, doğayı okumayı, onunla bütünleşmeyi, her şeyin zıddıyla var olduğunu, insanların hem iyi hem kötü olabileceğini bizzat yaşayarak, gözleyerek öğretiyorlar. Yazarın kendi yaşadıklarından yola çıkarak yazdığı kitapta hem hüzünleniyor hem gülümsüyor hem sorguluyorsunuz. İyi ki okudum dediğim eserlerden biri oldu. Herkese tavsiye ederim.