Artı hep anlattım biliyor musun
Dedim ki dili yok bunun
Kimsesi kimi yok onun
Neşesi düşü yok şunun
Dedi ki düşür omzunu
Ne şiiri ne şarkısı
Yok işte bir şey oldu
Öyle değil işte olmalı bir çözümü
Biz onca gece uykumuzu yok yere mi böldük
Acıları çekip gözlerini silmiş insanları düşün
Paramparça düşü
Bukowski diyor ki; “Hatalarını telafi etmeye çalışan birine geçmişteki hatalarını hatırlatmayın. Bu, düştüğü yerden kalkmaya çalışan birini tekmelemekten farksızdır.” İnsan, hata yapar. Yapılan hatayı sürekli hatırlatmak, telafi etmeye çalışanın emeğine saygısızlıktır. Yapmamalı!
Freud der ki; “Her dileğin altında onun gerçekleşmesi korkusu yatar.” Bir insana yapılacak en büyük kötülük, ona hayal edecek hiçbir şey bırakmamaktır. Nietzsche’nin de dediği gibi; “İnsan yine de kendi arzusunu sever, arzuladığını değil.” İnsanların elinden hayallerini çalmayın.
Freud diyor ki; “İtiraf edilmemiş hiçbir his asla ölmez.” Bu böyledir. Bilinçaltı dediğimiz çöplük, tamamen ertelenmiş, bastırılmış hislerle doludur. Hepsi, orda öylece nefes alır ve bekler. En alakasız zamanı; rüyaları ve mutlu anları mesela. Söylemeli bekletmeden her şeyi, şuan
Hayatımda mutlu günlerim olmuştu elbette, ama mesele sadece mutluluk değildi. Önemli olan yaşadığını, hayatın bir anlamı, bir değeri olduğunu hissetmekti.
Serenad, Zülfü Livaneli
“Sevgili Anna, en güvendiğin insanlardan kötülük görüp üzülmen güçsüz biri olduğun anlamına gelmez. Fizik kurallarına göre: sırtını dayadığın bir nesne birdenbire giderse sen de o yöne doğru devrilirsin. Yani bunun güçsüzlükle alakası yok.”
| Sigmund Freud'un Kızına Mektubu