‘Okuma devri’ başlıyor...
“Matbaada hareketli tuşların kullanılmasıyla birlikte, hem daha ucuz hem de seri üretimi yapılan ilk ürün kitap oldu. 18. yüzyılın sonlarından itibaren okuryazarlık oranı hızla arttı ve ‘okuma devrimi’ başladı. Geleneksel toplumu modernize etmeninin yolu da okuryazarlığı yaygınlaştırmada görüldü. Batı dünyasında Latince, İslâm dünyasında da Arapça, bazı çevreler tarafından ilerlemenin karşısında bir engel olarak yorumlandı. Millî kimlik ve kültürün inşası için son dönem Osmanlı kültürüyle yoğrulmuş Cumhuriyet devri yazarlarından Ziya Gökalp, Mehmet Fuat Köprülü, Mehmet Emin Yurdakul, Ömer Seyfeddin tarih şuurunun tesisi için önemli hizmetler sundu...”
Ord. Prof. Dr. Fuat KÖPRÜLÜ, şöyle diyor: «Bütün Türk edebiyatını terazinin bir gözüne, Dede Korkut'u da öbür gözüne koysanız, yine Dede Korkut ağır basar» Gerçekten, Türkçemiz bütün güzelliğiyle hikâyelerde kendini gösterir. Her cümle, bir şiir mısraıdır Dede Korkut'da! Mükemmel bir söyleyiş güzelliği yanında anlatımdaki hüner, çok daha çarpıcıdır. Mesela, elinizdeki kitapda yeralan «DELİ DUMRUL> u, oyunlaştırırken hiç de zorlanmamışızdır. Esasen hikâye son derece dramatik bir yapıdadır. Dede Korkut Hikâyelerinde Türk Milletinin damgası vardır. Milletimizin bütün özellikleri her vesileyle işlenmiştir. Söz gelimi: Misafir severliğimiz, çalışkanlığımız, vatan ve millet sevgimiz, insan sevgimiz, tabiat sevgimiz, Allah sevgimiz, cesaretimiz, öfkemiz... kısacası, Türk milletinin bir anlamda kimliği olan erdemleri, hikâyelerde görmek mümkündür..
Reklam
Ben Atatürk olmak da istemezdim mesela çünkü Atatürk benim olamayacağım kadar büyük bir adamdır. Öncelikle çok yönlüdür; nasıl bu kadar olabiliyor, benim aklım almıyor. Ben bu soruyu Halil inalcık'a, hocası Fuat Köprülü'yle ilgili sormuştum. "Celâl, onun izahı yok, dâhiydi bu adam. Biz öğrenciyken o aynı zamanda mebustu Ankara'da. Seminerlere gelirdi, paltosunu bile çıkarmadan bir köşede otururdu. Arada bir laf söylerdi. Hâlâ ona söylediği laflarla uğraşıyoruz!"demişti İnalcık. İşte Atatürk de böyle bir adam, bunu izahı yok. Bu adam dâhi! Çok yönlülüğü de karakterinde bizi etkileyen her şeyde İşte bundan kaynaklanıyor. Düşün, tek başına hem düşmanlarla hem de arkadaşlarıyla uğraşmış. Son derece yalnız, sağlığını beş paralık etmiş ve hiç anlaşılamadan 57 yaşında ölmüş.
Sayfa 169Kitabı okudu
Mehmet Fuat Köprülü:
Terazinin bir kefesine bütün Türk edebiyatını, öbür kefesine de Dede Korkut Kitabı'nı koysanız, Dede Korkut Kitabı yine ağır basar.
Sayfa 26 - Ötüken Neşriyat
Köprülü ve Günaltay, her ikisi de Ittihatçı gelenekten geliyordu. İlki edebiyat tarihi, diğeri dinler tarihi konusunda yetkin tarihçilerdi. Fuat Köprülü de Şemsettin Günaltay gibi Ziya Gökalp'in müridiydi. Her ikisi de Milli Mücadele'de Gazi'nin yanında yer almıştı. Ancak Türk Tarih Tezi bu iki ünlü tarihçinin yollarını ayırdı.
Sayfa 183Kitabı okudu
İçimizdeki Batılılara Hangi Dilde Seslensek Duyarlar Acaba!
Claude Cahen günümüzde bile Fransız okuyucusuna şöyle seslenmek ihtiyacını duyuyor: «...İslâm dünyasının tarihinin kültürümüzde hatırı sayılır bir yer işgal etmesi zorunludur; yalnızca ayrıcalıklı birtakım halklar ve yerlerle sınırlı bir uygarlık kavramını aşmamız zorunludur; İtalya’da Aziz Toma’dan önce Orta Asya’da İbni Sina’nın doğduğunu ve Şam ile Kurtuba’nın camilerinin Fransa ya da Almanya katedrallerinden önce yükseldiğini bilmemiz zorunludur; kültürü ve kudreti dörtnala ilerleyen bir Avrupa karşısında içine düştükleri belki de geçici zaaf nedeniyle günümüzün Müslüman halklarına karşı besleyebileceğimiz küçümseme duygusundan vazgeçmemiz zorunludur...»
Sayfa 23 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
423 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.