Bu eseri defalarca bıkmadan tane tane okudum bir eser bu kadar güzel olabilir.
Sezai Karakoç denince aklıma ilk Monna Rosa şiiri geliyor. Hikayesini bilip şiirini okumak daha bir başka oluyor.
sezai karakoç, fuzuli'den sonra aşkın vuslat değil de hicran olduğunu anlatan en iyi şairlerden ve bu kitaptaki şiirleri de bunu ispat niteliğinde... Üstad
Rüzgarlı Pazar 'ı okuma sürecindeyken inceleme yazmam diye düşünüyordum. Ancak yukarıdaki gibi bir final cümlesiyle karşılaştım. Bu cümle, okuduğum kitapların içinde en iyi final cümlesi olarak benim için ilk üçte yerini aldı. Hal böyle olunca kitap hakkında üç beş kelam etmeden geçmek haksızlık olur
Mustafa'nın Meyhanesinde Orhan Veliyle masadayız:
- Sence en büyük şair kimdir Orhan?
- Fuzuli.
İkinci şişenin ikinci bardağındayız.
- Peki Fuzuli den sonra?
- Fuzuli mi? Kimmiş o? Bırak.. O da avuç açmışlardan.
Ben yanımdaki hiç avuç açmamış şaire bakıyorum.
-" Dilimin enn büyük şairi sensin be Orhan." diyorum. Diyorum amma hafiften de alay etmiyor değilim. Çakıyor kerata.
-"Hadi oradan! İt." diyor.
Ömründe küfür etmemiş Orhan Veliyi nihayet kızdırabildiğime memnunum.
Dizi biteli 4 yıl olmuş. Ne kadar, 'çok yalnızım dağılmayın lan' desekte dağıldık. Bu samimi aile ortamı medya kurbanı oldu. Yeni başlayan her yapımda bu sıcaklığı arar olduk lâkin bulamadık.
Neydi leyla ile mecnun?
Küçük şeylerden mutlu olmaktı. Aile değerlerini bilmek, dostluğun hakkını vermek, mahalle kültürüyle büyüyen bir çok insana bunun
Şiire başladığı dönemlerde Ahmed Arif'in Nâzım'a ilişkin görüşleri şöyle:
"Şiire yeni başlamış devrimci bir delikanlının karşısına Nâzım'ı dikerseniz, çocuk ya paniğe kapılır ve ters akımların uydusu olur, yahut ezilir, kötü bir kopyacı kesilir. —Hidrojen bombasına karşı Kürt hançeri ne yapabilir?- Üniversitede ve mahpusanede bazı arkadaşlarım, 'Nâzım'dan sonra şiir yazmak, boşuna bir gayret, hatta saygısızlık,' diyordu.
Onlarla hiç tartışmadım, hep sustum. Çünkü dedikleri bir bakıma doğruydu. Ne var ki 'Nâzım gibi şiir yazmak' ile 'Nâzım'dan sonra şiir yazmak' arasında vatanımın dipsiz uçurumları gibi bir uçurum vardı. Elbette Nâzım'ı yahut başka bir ustayı budalaca izlemekle kimse şair olamazdı. Ama Nâzım'dan da, başka ustalardan sonra da şiir yazılacaktı. Yoksa Shakespeare'den sonra trajedi, Moliere'den sonra komedi yazmak gerekmezdi. Nitekim, Dede Korkut, Yunus, Pir Sultan, Şeyh Galip ve Fuzuli gibi büyük ustalardan sonra da soylu şiirler yazılmıştır..."
Hüsn ü Aşk
"Gayret dedi Aşk’a ey birâder
Gel yol eri yolda olmak ister"
Besmele-Hamdele-Salvele..
Merhum Şeyh Galib Hazretlerini Rahmetle yâd edelim. Hamd ile salvele getirip evvala; Hazretin ruhuna bir Fatiha armağan edelim.
Elimden geldiğince ve kalemim yettiğince, bu şaheseri terennüme ve dahi izaha yelteneceğim. Haddimiz ile