(…) İsviçre’de tedavide bulunduğum sıralarda Erenlerin Bağından adı altındaki nesirleri yazmıştım. Nitekim, bu nesirlerde “Aziz dost” diye hitap ettiğim de Yahya Kemal’di. Aramızda önceden kararlaştırdığımız üzere, yarı Şark tasavvufuna, yarı Garp mistisizmine kaçan ve bazan sıtmalı bir ruhun krizlerini ifade eden Erenlerin Bağından’a karşılık o da Sevenlerin Bahçesinden başlıklı yazılar yazacaktı. Bu başlıktan anlaşılıyordu ki, Yahya Kemal’in niyeti benim mistisizmimle kendi Epikürizmi arasında bir diyalog açmak suretiyle bizi yeni bir hümanizmaya ulaştıracak yolu bulmaktı. Fakat, bu, onda hep bir niyet olarak kaldı.
Biz, daima karadan karaya esen rüzgârın çocuklarıydık. Bu yüzden üvey baba tokadı gibi sertçe çarpardı yüzümüze her esinti.
Eseni yatıştıracak bir denizimiz yoktu bizim çünkü. Onun öfkesini alacak, onu yumuşatacak bir parça suya hasret kederlenirdik…
Ve bu keder içinde kan hiç durmazdı.
Ve damardan firar etmiş, dökülmüş, akmış kan orada, kaldığı
Şark’ın ve Garp’ın asla birbirinden bağımsız ortaya çıkmadığını, daima iç içe geçmiş halde, birbirlerinde mevcut oldukları ve bu sözcüklerin -Şark, Garp- işaret ettikleri erişilemez yönlerden başka bir bulgusal değeri olmadığı sonucuna varırdı.
—Günün birinde bir kartal Şark’tan havalandı. Garp’a doğru uçtu. O gün bugündür Şark, Garp’ındır. Bu, ilk insandan bu yana bitmeyen bir savaştır. Kabil, Garp’tır, Habil ise Şark. Garp, daima Şark’ı yendi.
—Hileler ve tuzaklarla.
“…Şark’ın ve Garp’ın asla birbirinden bağımsız ortaya çıkmadığını, daima iç içe geçmiş halde, birbirlerinde mevcut oldukları ve bu sözcüklerin -Şark, Garp- işaret ettikleri erişilemez yönlerden başka bir bulgusal değeri olmadığı sonucuna varırdı.”
.
Mathias Enard’ın 2015 yılında Goncourt Ödülü almış romanı Pusula…
Kitabın baş karakteri ve
Mustafa Sabri Efendi söz Ferid Vecdi'ye gelince şöyle dedi: "Yahu şu Ferid Vecdi Bey ne hâle gelmiş! Makalesinde bana cevap vererek, benimle alay ederek yazısına başlıyor: Ezher hocalarını korkuttu, beni de korkutacağını zannetti, diyor. Makalesinin hülâsaı şu: "Bugün Garp'ta bir modern ilim çıktı. Sultasını dinlerin üzerinde gezdirdi. Dinler ona karşı duramaz hâle geldiler. Dinleri evham ve hurafat çukuruna attı. Şark dünyasıyla münasebet kurunca, onlarda aynı kanaati benimsediler." Şimdi Ferid Bey bunları yazıyor. Ben de biliyorum ki, bizimkilerde kendi dinleri için bu kanaate varıp inançlarını kaybettiler. Ama gizli fikirlerini içlerinde sakladılar. Benim yazdıklarım, işte bu gibilerin içyüzlerini ortaya çıkarmak içindir. Onların da benden korkmaları bundandır. Ferid Vecdi, Ezher'in başına geçince, Ezher mecmuasının adını, "Nuru'l İslâm" iken "mecelletü'l-Ezher"e çevirdi. İslâm'ın nuru gitti...
Sayfa 64 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Şeyhü'l-İslâm Mustafa Sabri Efendi-, Gizli Fikirler, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Gerçekten güzel bir kitaptı. Okuyunca neden diziye uyarlanmış diye düşünmedim değil çünkü dizisini izlemiş olan biri kitabı okumazsa şayet yanlış fikirlere kapılabilir. Neyse ki konumuz dizi değil.
Garp ve Şark, günümüz genç okurları için düşündürücü birer kavram olsalar da şuan ki deyimleriyle Doğu ve Batı...
Medeniyet denilince akla ilk gelen nedir ? Giyim-kuşam , yeni aletler , araçlar, farklı şeyler mi yoksa fikirde, sanatta yenilik mi ?
Kitabın üstünde durduğu temel konu Doğu ve Batı meselesi. Bu mesele de insanlara anlaşılacak en iyi örneklerden biri ile verilmiş ; Aşk..
Neriman' ın Şinasi mi yoksa Macit mi diye düşünmesi aslında o dönemde memleketin Doğu mu yoksa Batı mı diye düşünmesine benzetilmiştir.
Dili biraz ağır geldi onun da sebebi bilinmeyen birkaç kelimenin varlığıydı. Sürekli kelimelerin anlamına bakıpta kaldığın yere dönmek biraz zorladı ama dönemin diline dönüp bakacak olursak bu kelimeler pekte ağır gelmez bize.
Genel olarak güzel ve okunmaya değer bir kitaptı.
İyi okumalar dileğiyle...
Fatih HarbiyePeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 202047,9bin okunma
Henüz bitirdim. Bir inceleme yazısı değil -haddime de değil- yalnızca ne hissettirdiklerini bir nebze olsun not etmek istedim. Fakat bu bir inceleme yazısı olsaydı, Tanpınar'ın bu romanı yazarken yaptığı gibi 4 farklı bölümde yazılmış olurdu. Çünkü ne Nuran'ın Mümtaz'da bıraktığı hisleri Türkçe'nin bilinen veya bilinmeyen tüm