Bir kitap düşünün. Sizi sizden iyi tanıyan. Anlayan. Sizin yerinize konuşan, ağlayan hatta ağlayan ve ağlatan. Ali İpek'in tüm kitaplarında bunu gördüm. Muhlisle birlikte o endişeyi, karmaşayı hatta çelişkileri de yaşadım. Okuyun muhakkak...
Ali İpek'in okuduğum 2. kitabı ilkini de bayıla bayıla okudum. Gerçekten muhteşem. Kurgu konusunda çok başarılı bir yazar. dili, akıcılığı, etkisi... tüm roman boyunca gerilim sürer mi? Mükemmel. Başucu kitabım oldu.
filme ya da kitaba başlarken hep vakit kaybım olur korkusuyla kendimi tutuyordum. Son zamanlarda okuduğum en güzel kitaptı. her cümlesi ilmik ilmik dokunmuş muazzam bir dili var Ali İpek'in. Roman yumuşak gelen bir tokat gibi... acısını sonra hissediyorsunuz... tekrar okuyacağım.
Yedi dil bilen kadının dilinin kesilip çöpe atıldığı, Lice’de
ninenin çerçevede kalan oğluna deterjan kokan elleriyle dua
dilediği, Kozluk’ta gece yarısı yatağından sıçrayan memurun
daha önce hiç gitmediği yere tayin istemeye karar verdiği,
Harput’ta emekli hemşirenin içtiği kahve fincanını dilek tutmadan yine ters çevirdiği, Elmadağ’da yeni evinin damında
çay içmeyi hayal eden işçinin yük asansörünün altına sıkıştığı, Beyoğlu’nda fahişenin birinin tanımadığı bir ev telefonunu çaldırdığı ve kimsenin açmadığı, Şefaatli’de üç aydır aranan çırağın yol kenarında yatmak üzereyken cebindeki bozuk paralarla bulunduğu, Hekimhan’da resmî raporla düşmez denilen duvarın bir anda sessizce yıkıldığı, Araklı’da bir berberin kaldırımda oturup koluna sevdiği kızın adını usturayla kazımak istediği, Kestel’de sulama kanalına düşen çocuğun üç aydır yıkanmadığını söyleyen amcasının sabun almaktan döndüğü, Pozantı’da kadının birinin ara kattan avazı çıktığı kadar imdat diye yine bağırmak istediği, Taşlıçay’da arazi kavgasının müsebbibinin bilinmesine rağmen
kavganın bir türlü bitmek bilmediği, Gevaş’ta bilindik bir
sokakta tatlı satan esnafın, olmayan evlatları üzerine yeminler ettiği, Çumra’da anadiliyle dua edip sonradan geliştirdiği
dille küfür eden meczubun yeri değilken haykırdığı, Kızıltepe’de evinin damında mindere yaslanan şeyhin gördüğü rüyaya inanmak isteyip de inanamadığı geceydi.
Yere yuvarlanıp ayağının dibinde duran elmayı kendi payından sayarcasına ısırarak bir süre dinlendi. Güneş varlığını hissettirdiğinde boyacı esnafın kayıp boya kutusu ve boya fırçasının faili olarak
kayıplara karıştı