Ömrünün fasl-ı baharını neden aynı döngüye mahkum eder insan...
Kendi kabuğunu aşamayan,
hep aynı sığlıkta debelenerek kendini kurban eder mi insan.
Adım silinsin,izim kalmasın istiyorum demiştim ya Ali Lidar'ın "belki kadar kesin ve keşke kadar imkânsız" dizesine takılı kalmışken..
Zaten bı iz bırakmadan kaybolup gidişime tesselli İbrahim tenekeciyi bulmuşken, hani o demişti;
"Rabbim sen olmasan Kimin aklına gelirim ben."
Seni hiç unutmayan Rabbine sunacak güzel bir hikayen yokken...
Yaşından yorgun..yaşam tembelliği sanılan bu ağrılar kimden emanet,hangi alemden sirayet bilmiyorum.
Durup durup ölüm var diyorum kalbime..
Kazınan 'huvelbaki'bile çok koşmaya, durmadan koşmaya yetmiyor....
Aklım kadar karışık, gönlüm kadar damıtılmaya muhtaç bir ömür bırakıyorum geriye..
Her adımda biraz daha savruluş...