SANAT ADAMI ATSIZ RUHLARA İŞLEYEN ŞİİR. Atsız'ın sanat hayatı şiirle başlar. Biz de onun şiiriyle başlayalım.
Bir deve, senede ekseriyetle bir ve nådiren iki sefer yapabilir; demek ki bir devesinin arkasında yayan yürüyerek o müdhiş çöllerin ümit kırıcı mihnetlerine katlanmak, seyyahın eşyasını indirmek, su tulumlarını doldurmak, ateş yakmak için odun toplamak vesaire gibi hizmetleri mukabilinde günde 4,5 kuruş kaza- nabiliyor ve bu da senede bir kere ve
Sayfa 540
Reklam
Cenab-ı Hak fevz-i akdesten ruhlar üzerine durmadan ve ayrı seçi yapmadan tecelli eder. Fakat bu tecelliden her ruh kendi kabiliyeti miktarınca alır. Meselâ sen şu kitabı okuyor fakat anlamıyorsun, izah edersem biraz anlıyorsun. Fakat izahıma rağmen senden daha az anlayanlar da var. Yahut hiç anlamayan, hiç kavramayanlar da var. Meselâ bir şarkı okuyor, bir taksim yapıyor bir gazel söylüyor veya bir göbek havası çalıyorum. Dinleyenlerden, kimi gazelden hoşlanıyor, kimi şarkıyı beğeniyor, kimi de göbek havasından zevk alıyor." Semiha Hanım: - Mesnevi-i Şerif de de dişleri çıkmamış bir çocuğa ekmek yahut et yedirebilir misin? Ama dişleri çıkınca o bunları kendiliğinden ister, buyruluyor. "Öyle ya... Bir süt çocuğuna vakitsiz ekmek vermek hazımsızlığına belki de ölümüne bile sebebiyet verir. Yani, bir kimseye, kaldıramayacağı sözleri söylersen imanını kaybetmek tehlikesine düşer. İşte bunun için Resûlullah Efendimiz: Halka, akıllarının yettiği dereceden söyleyiniz, kendi aklınızın yettiği mertebeden değil... Buyuruyor. Çünkü herkes aynı istidat ve kabiliyete sahip değildir."
Müslüman maneviyatının (hissiyatın) yansıması olan Müslüman şiiri Kur'an'dan beslenen ve o'nun etrafında gelişen Müslüman r aynı zamanda. Başlıca İslâm edebiyatını oluşturan Arapça, ruhudur Farsça ve Türkçedeki şiir formu, bu ritim esasına dayalı olarak gelişmiştir. Şimdi, ilham sahibi olmasa bile, eğer gerçek bir şairse neden kendini ifade edebileceği bu klasik kalıbı kullanmasın? Şunu ifade edebiliriz ki, yeni form tıpkı mimaride olduğu gibi bu şiiri yaratamaz. Çok değişik kırk kadar çeşitte tip geliştirilmiş olan İslâm şiiri; örneğin orijinali Fars edebiyatına ait olan rubai, Arapçadaki beyit veya Türkçedeki gazel türünde olduğu gibi zaman içinde ulvi hedeflere ve gönül huzuruna ulaşmak için Allah kelamı olan Kur'an'ı model almıştır. Eğer gerçekten şairseniz ve gerçekten ilham sahibi iseniz hissiyatınız vezin ve kafiye esasına dayalı klasik şiirin verimleriyle ifade edebilirsiniz. Bu formda yapılacak değişiklik geleneksel şiirin ölümü demektir.
Sayfa 28 - Büyüyenay yayınları
SEVGİ -2
Allah seni başanya erdirsin, bilmesin ki, sevgi (muhabbet) ilahi bir makamdır. Allah onunla kendisini niteleyerek el-Vedud (Seven) diye isimlenmiştir. Bir rivayette ise ‘el-Muhib’ adı geçer. Tevrat’ta Musa’ya vahyedilen şeylerden biri de şudur: ‘Ey Ademoğlu! Senin hakkın için ben sevenim. Senin üzerindeki hakkım için de sen beni sev.’ Hadiste
Halk şiiri, halk kaynağından fışkıran şiirdir, öyle olunca elbet ekmek gibi öper başımıza koyarız. Bu şiirde Türk halkının yüzyıllardır söyleye söyleye bilediği nice türkü sergileniyor. Türk dilinin en arı, en duru işlenişi ondadır. En ummadığın ozanın en ummadığın şiirinde karşına iki dize çıkar ki, çarpılırsın: "Ferhad dağı deldi ise ben
Sayfa 165 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 5. basımKitabı okudu
Reklam
C. Câmî'nin iki şiiri yayımlanır. Devrimize başlıklı şiir 1952'de yayımlanmış olmakla birlikte, 1949'da Göztepe'de yazıldığı belirtilmiştir. Takma ad olduğunu sandığımız C. Câmî hakkında bilgimiz yoktur. Devrimize şiiri murabba şeklinde yazılmıştır. “Elden gider” redifini kullanarak, Osmanlı döneminde aynı redifle yazılmış
KALANA GAZEL - I
Bana geçen bunca yıldan bir uyuşuk kış kaldı Hem önüme, hem ardıma ayni solgun bakış kaldı
Sayfa 287
31 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.