Nejdet Sançar'ın Devlet'e para yardımı:
Gazetenin ilk çıkarılış günlerinin hatıralarını ise Sadi Somuncuoğlu bir ev sohbetinde şöyle anlatmaktadır: "Arkadaşlara salma salacağız. Herkesten bin lira istiyoruz. İster peşin verir, isterse senet verir. Ama senedi peşin verir. Matbaaya ve kağıda vereceğiz dedik. Bir tane hayır diyen olmadı. Necdet Sançar'a ben dedim ki: Hocam böyle böyle haftalık bir gazete çıkaracağız. Herkesten bin lira istiyoruz. Bunu sokağa atmış kabul edeceksiniz. Karşılığı olarak biz sizi abone edeceğiz. Dinledi ve dedi ki: "Çocuklar biz Ötüken'i aylık çıkartıyoruz çok zor bir iş. Gelin bunu aylık yapın." Biz cevaben; üniversitelerdeki olayları en azından haftalık olarak duyurmak istiyoruz. Basın ters haber veriyor, camiamızı bilgilendirmek zorundayız dedim. Baktı ikna olmuyoruz. "Bari on beş günlük olsun" dedi. Ben yine olmaz hocam haftalık olacak deyince; durdu durdu "Anlaşıldı siz kararı vermişsiniz," dedi ve çıkardı parayı verdi.
Elimizde maddi imkânlar yoktu. Çıkartacağımız bir gazetenin veya derginin en azından haftalık olması lazım. Bayrak diye bir dergi vardı. Sahibi, Hami Kartay. Kendisi ayrıca Ayyıldız Matbaası'nın da sahibi idi. Dergi, milliyetçi bir havada çıkıyor ama makas usulü. Yani muhtelif yerlerde yayınlanmış yazıları makaslayarak yeniden yayınlıyorlar.
Reklam
Gazetenin ilk sayısı ve takdimindeki şu korkuyu "...sonumuzun bizden öncekilere benzememesidir..." sözündeki manayı bugünkü nesil belki bilemeyebilir. Çünkü o güne kadar haftalık bir milliyetçi gazete veya derginin yayını uzun süreli mümkün olmadığı gibi on beş günlük veya aylık olarak yayın hayatına girenler ise birkaç sayı sonra teklemeye başlamışlar veya en fazla bir yıl sonra "teknik veya maddi imkânsızlıklar sebebiyle" gibi sözlerle yayın hayatlarına son vermişlerdir. DEVLET gazetesi, ilk sayısındaki bu korkudan kısa zamanda kurtulmuş, çalışanların ve işi üstlenenlerin azim ve gayretiyle yayın hayatını on yıldan fazla bir süre devam ettirerek Türk milliyetçiliği yayın tarihine bir imza atmış bulunmaktadır.
Gelişmenin getirdiği yenilikler, yani yeni yöntemler ve araçlar, kuşkusuz ilk anda insanı çok etkiliyorlar ama uzun vadede düşünüldüğünde bunlar kuşku verici ya da en azından çok büyük bedeller ödememiz gerekecek şeyler. Genelde, insanın mutluluğuna ya da huzuruna hiçbir biçimde katkıları olmuyor. Çoğu, yaşama aldatıcı hoşluklar ekleyen şeyler. Örneğin, ne yazık ki, yaşam temposunu hiç de hoş olmayan bir biçimde hızlandıran ve kendimize her zamankinden daha az zaman ayırabilmemize neden olan hızlı iletişim araçları. Eskilerin dediği gibi: Omnis festinatio ex parte diaboli est. Yani: “Acele işe Şeytan karışır.” Geçmişi göz önünde bulundurarak yapılan iyileştirmeler her zaman çok daha ucuz ve kalıcıdır çünkü geçmişin daha basit ve doğrulukları deneylerle kanıtlanmış yöntemleri kullanılır ve gazete, radyo, televizyon gibi zaman kazandırdıkları var sayılan şeyler çok daha akıllıca kullanılabilir.
MİLLÎ EGEMENLİK DÜŞÜNCESİ
Atatürkçü Düşünce Sistemi'nin 1789 Fransız Devrimi'nden ve onun en önemli belgesi olan Fransız "İnsan ve Vatandaşlık Hakları Bildirisinden esinlendiğini yukarıda belirtmiştik. Bu belgede yer alan birçok ilkenin, özellikle Milli Egemenlik ilkesinin (md. 3) Ulusal Savaş'ın ilk önemli yazılı belgesi olan Amasya Bildirisinden
"Alçakların karnı tok sırtı pekti ama dürüst insanlar kırıntılarla besleniyordu; okullar, tiyatro, halk kütüphanesi açılmalı, doğruları yazan bir yerel gazete çıkartılmalıydı, ilerici güçlerin birlik ve dayanışmasına ihtiyaç vardı, toplum içine düştüğü durumu görmeli ve dehşete kapılmalıydı."
Reklam
Ama her sabah, gece toplantı olmuş ve ancak iki saat uyumuş olsa bile, saat altıda kalkar ve gayet koyu kahvesini içerken gazetesini okur. Babam her gün kendini böyle oluşturur. "Kendini oluşturur" diyorum, çünkü her seferinde yeni bir yapım olduğu kanısındayım, sanki geceleyin her şey küle dönmüş de sıfırdan başlamak gerekiyormus gibi. Bizim evrenimizde insan yaşamı böyle yaşanıyor: Yetişkinlik kimliğini sürekli yeniden oluşturmak gerekir; insana umutsuzluk veren ve aynanın karşısına geçip inanmak zorunda kaldığı yalanlar anlatan, gayet kırılgan, bu eğri büğrü ve geçici toparlanmayı sürekli yeniden yaşamak gerekir. Babam için gazete ve kahve, onu önemli insana dönüştüren sihirli değneklerdir. Balkabağını saltanat arabasına dönüştüren gibi. Bundan büyük bir tatmin bulduğunu unutmayın: Sabahın altısında kahvesinin önünde otururken olduğu kadar sakin ve gevşemiş bir halde onu hiç görmedim.
Sayfa 79 - Kırmızıkedi
Resmi Gazete'nin 8 Şubat 2006 tarihli sayısında, 5449 sayılı Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun" yayımlandı. Türkiye toprakları, 22 Eylül 2002'de karar verildiği üzere, 26 bölgeye ayrıldı. Ankara, İstanbul, İzmir illeri kendi başlarına birer bölge sayıldı...
Enes

Enes

@enesbir
·
21 May 10:10
Başkanlık Sistemi
Son senelerde ülkemizde Demirel'den başlayarak birçok kesimin hayallerini süsleyen ideallerden biri de başkanlık sistemiydi. Tayyip Erdoğan ise başkanlık sistemi rüyası görenlerin başını çekiyordu. Bu amaçla; Merkezi Hükümetin eğitim, sağlık ve güvenlik dışındaki yetkilerinin yerel yönetimlere devri için yasalar çıkarıldı ve uygulamaya geçildi.
424 syf.
·
Not rated
"Türk romanı ile ilgili çok sayıda akademik makalesi ve inceleme yazıları bulunan,
Meltem Gürle
Meltem Gürle
edebiyat dünyasında daha çok Bir Gün gazetesindeki köşe yazıları ve denemeleriyle tanınmıştır.. Yazar bu köşesindeki deneme yazılarını 2016'da
Kırmızı Kazak
Kırmızı Kazak
adıyla kitaplaştırmaya başlamıştır. Meltem Gürle Kırmızı Kazak'taki denemelerin çoğunda
Kırmızı Kazak
Kırmızı KazakMeltem Gürle · Can Yayınları · 2016195 okunma
( Akademik, dedim de Sevgili Oğuz, bir süredir Türkiye'de hem akademiklerin bir çoğu, hem de hemen hemen bütün gazete yazarları üniversite öğretim üyelerine " akademisyen " diyorlar. Oysa benim bildiğim bu unvan ancak Academie Française, Academie Goncourt, Royal Academy gibi kurumların üyeleri için kullanılır. Bu durumu görseydin, eminim Eylembilim'de bununla da dalganı geçerdin . Her neyse ... )
İletişim Yayınları
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.