Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gazetecilik öyle orospu bir meslektir ki ölünceye kadar ne aklını ne bedenini ne de yüreğini rahat bırakır.
Gençlik ise kendini İngiliz sporlarına ve daha da kötüsü futbola kaptırmıştı. Eğitimlerini henüz tamamlamamış olan Avrupa gençleri arasında futbol âdeta bir din olmuştu. ..... Sokaktaki halkı heyecanlandırarak geçinen boş kafalı ve cahil bazı gazeteciler, gençliğin bu yeni tutkusunu kışkırtarak sömürme yoluna gitmişlerdi. Futbol için ayrıca köşe yazıları konulmuş ve sığır bacağı gibi güçlü bacakların meziyetlerin­den uzun uzadıya bahsetmek artık gazetecilik sayılır olmuş­tu.
Reklam
Nellie Bly yolculuğuna 14 Kasım 1889 sabahında başladı. Jules Yeme bu güzel kadıncağızın dünya turunu tek başına ve seksen günden kısa bir zamanda tamamlayacağına inanmıyordu. Ama Nellie gezegeni yetmiş iki günde kucakladı ve bu arada gördüğü, yaşadığı şeyleri köşe yazılarında kaleme aldı. Bu genç gazetecinin ilk meydan okuyuşu değildi, sonuncusu da olmadı. Meksika hakkında yazmak için o kadar Meksikalılaştı ki, çok korkan Meksika Hükümeti onu kovdu. Fabrikalar hakkında yazmak için fabrika işçisi olarak çalıştı. Cezaevleri hakkında yazmak için kendini hırsızlıktan tutuklattı. Tımarhaneler hakkında yazmak için delirmiş gibi yaptı ve rolünü o kadar iyi oynadı ki, hekimler onun zır deli olduğuna hükmettiler. Bu sayede, maruz kaldığı ve herhangi bir insanı delirtebilecek psikiyatrik tedavi yöntemlerini gözler önüne serebildi. Nellie yirmi yaşındayken Pittsburgh' da gazetecilik erkek işiydi. İşte o dönemde ilk köşe yazılarını yayınlama densizliğini yaptı. Otuz yıl sonra, Birinci Dünya Savaşı'nın ateş hattında mermilerden sakınarak sonuncuları yayınlayacaktı.
Bir gazetecilik efsanesi Nusret Garo
"Sevdikleri incinmesin diye sürekli kendini feda etmiş, gönlüne aldığı yaralardan ötürü ruhu delik deşik olmuş bir insana ne söylerseniz söyleyin, artık onu daha fazla kıramazsınız. Hayatında hiç fedakârlık yapmamış insanlar, şimdi karşıma geçip bana sevgiden bahsetmesin."
Gazetecilik mesleğindeki ahlaksızlık zirvedeydi. Kim olduğu meçhul tipler “gazeteci-yazar" sıfatıyla ekranlara çıkarılıyordu. Gazete sayfalarından haber değil, adeta virüs yayılıyordu. AKP’ye karşı olanları “darbeci" ilan ediyorlardı. İşadamlarından yurtsever gazetecilere, profesörlerden siyasilere, yargıçlardan askerlere, yüzlerce kişiye iftira atılıyordu. 2010
Okuluna devam ederken bir yandan da sürekli okuyordu. Muharrem Bey ona her fırsatta çocuk kitapları, dergiler getiriyordu. Bunlar bitince İlhan da soluğu evlerinin yakınındaki kitapçıda alıyordu ve o okuma açlığıyla eline ne eline geldiyse yutuyordu: Reşat Enis, Esat Mahmut, Muazzez Tahsin, Peride Celal, Sadri Ertem, Mahmut Yesari… Kitabevinin üst katında çeviri eserler olduğunu öğrenince oraya dadandı sonra; Maksim Gorki, Anatole France gibi yazarlar da eklendi listeye. İlhan çocukluğunu ağırlıklı olarak roman okusa da şiirle de sürekli içli dışlıydı. Muharrem Bedrettin Bey geçmişte gazetecilik yapmıştı, eli kalem tutar ve divan şiirinden de şiirinden anlardı. Evde onu çok defa şiir okurken bulurlardı. İlhan’ın kulağında sürekli çınladığından o da çok gecikmedi, ‘’İlkbahar’’ ismini verdiği ilk şiirini ilkokul üçüncü sınıfta yazdı.
Reklam
Genel olarak bakıldığında, yayın organlarında çıkan fotoğraflarda gösterilen feci biçimde sakatlanıp yaralanmış bedenler Asyalılara ya da Afrikalılara aittir. Bu gazetecilik âdeti, egzotik (yani, sömürgeleştirilmiş) insanları çekinmeden teşhir etmeyi matah belleyen ve kökü yüzyıllara dayalı bir pratiğin mirasıdır:... ....
Günümüzde medyaya duyulan güvensizlik o kadar büyüktür ki, vatandaşlar Twitter’da yazılan bilgilere daha çok güvenmektedir.
Sayfa 169Kitabı okudu
Dik duran gazeteciler artık yok denecek kadar az :((
Gazetecilik yetenektir. Cesarettir. İnattır. Dik durmaktır. Özveridir. Düzgün konuşmaktır. Doğru soruyu sormaktır.
Ama ne yaparsınız, gazetecilik demek, sabır demektir...
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.