yangınlar ve yıkımlar
Haritaya, istatistiklere baktıktan, bu durdurulmaz makinenin hareketini gördükten sonra, aile içi çekişmeleri, insanın kendi kararlarının da olabileceğini tartışmak, Tolstoy’un tarihte bireyin rolü konusundaki kötümser düşüncelerini hatırlatır bize. Kendi odalarımızda, kendi bahçelerimizde, kendi maneviyatımız içinde korumaya kalktığımız anılarımız, evlerimiz, yıllarca yaslandığımız duvarlar, çevremiz, acımasızca büyüyen bir şehrin bir parçasıysa eğer, yıkılmaya mahkûmdur. Direnenlere, geç kalanlara son darbeyi “istimlak” vurur.
Sayfa 162Kitabı okudu
Reklam
Bu dinozor öyle bir yaşa geldi ki artık, bunca geç, bunca çocuk ölürken, daha fazla yaşamak biraz ayıp gelmeye başladı ona. İsteği, çevresine ve kendisine bir başbelâsı haline gelmeden, bu dünyadan göçüp gitmek. Kalanlara sonsuz sevgiler.
Tanrının, diğerlerine büyüklük taslayanları nasıl cezalandırdığını görmez misin? Söylesene, yıldırımlar neden hep en yüksekte olanlara düşer? Neden alçakta kalanlara bir zarar gelmez? Tüm yapıların, ağaçların her zaman en yukarıda kalan yerleri gazaba uğrar. Çünkü Tanrı haddini aşanları sevmez ve onlara er geç hadlerini bildirir. Bu işi öyle yapar ki, bir bakmışsın koca bir ordu bir avuç insanın altında kalmış. Tanrı büyük düşüncelere kapılanları bir kez kıskanmayagörsün, onların kalplerine korku ya da başlarına bir yıldırım salıverir, işte o zaman hak etmedikleri bir felaketle yok olur giderler. -Artabanos’tan Serhas’a
Sayfa 418Kitabı okudu
Her yere geç kalanlara ithafen...
Özerklik, özgürce seçim yapabilmeyi tanımlar ve var olan seçenekler arasında bir seçim yapabilmekten de öte bir anlam taşır, insanın zamanla olan ilişkisini de içerir. İnsanlar vardır bilirsiniz, bir eyleme geçmeyi son dakikaya erteler, sonra bir telaş yaşarlar. Kimiyse zamanının denetimi kendi elinde değilmişçesine her yere geç kalır. Böyle insanlar tıpkı çocukken olduğu gibi, baskı ve tehditle güdülenir, zamanlarını özerk bir biçimde kullanamazlar. Üstlerinde bir baskı olmadıkça hareketsiz kalır, başka bir gücün kendilerini elime geçirmesini beklerler. İçinde bulundukları durumu ''üşenme'' sözcüğüyle dile getiren bu insanlar, günlük yaşamlarını başkalarının kendilerine verdiği bir görev gibi sürdürürler. Özellikle öğrenememiş olmaları kendi sorumluluklarını üstlenebilmelerini engellediğinden, zaman kullanımını kendi dışlarındaki etmenlere bırakarak sürüklenir, üstelik bundan ötürü çevresel koşulları sorumlu tutarlar. Her yere geç kalma eğiliminde olan insanlar, bunun kendi sorumlulukları olduğunu görmezden gelerek, her defasında gecikmelerini haklı gösterecek bir neden bulurlar.
Sayfa 157Kitabı okudu
Ben gidiyorum..Kalanlara Selam Olsun !
Alnının teriyle sulanan saban çiziğinin üstüne eğilmişken bir an için belini doğrultup göğü sorgulayan adamı, çocukları toplayıp sütüyle besleyen kadını, fırtınanın göbeğinde geminin halatlarını bağlayan tayfayı, bir kaya kovuğunda oturup babayı bekleyen kızı görüyor musunuz? Nankör çabalarla geçmiş bir hayattan sonra ellerini uzatan bütün
Reklam
"Ford'a şükürler olsun! En son gelmemişti. Yuvarlak masanın etrafına dizilmiş on iki sandalyeden üçü hâlâ boştu. Mümkün olduğu kadar göze çarpmamaya çalışarak yakında ki sandalyelerden birine ilişti ve geç kalanlara geldiklerinde kaşlarını çatmak üzere hazırlandı.
39 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.