Aylak Adam'dan sonra Yusuf Atılgan'ın okuduğum ikinci eseri. Aylak adam kadar beğendiğimi söyleyemeyeceğim ama kesinlikle okunmaya değer bir eser.
Eserin başkahramanı Zebercet, kasabada Anayurt Oteli'nin katipliğini yapan, saplantılı bir adam. Başlarda titiz, işini disiplinle yapan biriyken otele bir gece gecikmeli Ankara treniyle gelen genç ve güzel kadının etkisinde kalarak cinsel sapkınlıkları ortaya çıkıyor. Uzun bir süre, otele tekrar döneceğini söyleyen bu kadının yollarını gözlemekle geçiyor. Kadın dönmüyor. Zebercet bu sürede cinsel arzularını otelin ortalıkçı kadınıyla tatmin yoluna gidiyor. Müşterilerin odalarını anahtar deliklerinden izleyecek kadar sapıtıyor. Ama gecikmeli Ankara treniyle gelen o genç kadını aklından bir türlü çıkaramıyor. Bunalımlar, sayıklamalar, sapkınlıklarla geçen günler. Sık sık geçmişine gidiyor Zebercet. Çocukluk anılarına. Hayatı sorguluyor kendince. Kendi hayatının ne kadar monoton ve anlamsız olduğunu fark ediyor. Ve çamaşır ipiyle sonlandırılan bir hayat...
Bilin akışı tekniğinin bu kadar yoğun kullanıldığı bir eser okumamıştım. Bu tekniği sevmeyenlere eser çok sıkıcı ve anlamsız gelebilir.
Herkese iyi okumalar...