İnsan doğduğunda ilk rüyası başlar. Sonra; her gün, her gece rüya içinde rüya görür.
Şarkısı devam etmeyen şarkıcı itibardan düşer. Bir gün onun yorularak çalmamaya inat ettiğini görsek hem bize karşı vazifesini yapmadığını, hem onun havasından böyle ayrılınca manasız ve tatsız kaldığını duyarız. Ölüm korkusuyla masalına binbir gece devam eden Şehirzâd gibi, tutturmuş olduğu hikâyesine herkesin devam etmesi lazım gelir!
Sayfa 116
Reklam
Benim gibisini daha önce görmemişsin," dedi hayalet. "Hiç görmedim," diye cevap verdi Scrooge. "Ailemin diğer genç üyeleriyle de karşılaşmadın değil mi? Ben de gencim ama son yıllarda doğan ağabeylerimle dolaşmadın mı?" diye sordu hayalet. "Sanmıyorum," dedi Scrooge. "Ne yazık ki onlarla karşılaşmadım. Çok kardeşin var mı?" "Bin sekiz yüzden fazla," dedi hayalet. "Tüm ailenin geçimini sağlamak çok zor olsa gerek," diye geveledi Scrooge. Şimdiki Noel'in Hayaleti ayağa kalktı. "Hayalet," dedi Scrooge kuzu kuzu, "beni nereye götüreceksen götür. Geçen gece zorla götürüldüm ama dersimi aldım. Bu gece bana ne öğreteceksen hepsini anlamaya ve yararını görmeye hazırım."
Sona etmekte olduğunu sezdigim yaşantım, harika bir sonla bitecekmiş gibi geldi bana. Müziğim yeni bir melodi kazanmıştı, gece duyulan bir kuşun şarkısı gibi.
Sayfa 347Kitabı okudu
Gece oldu, şimdi daha yüksek sesle konuşur tüm çağıldayan pınarlar. Benim ruhum da çağıldayan bir pınar. Gece oldu, şimdi yeni uyanır âşıkların şarkıları. Benim ruhum da bir âşığın şarkısı.
– Ama senin için geçerli değil bu. Senin korkacak bir şeyin yok. Sen gece vakti bile köşe bucak gözü kapalı gezebilirsin, bu kuyuya asla düşmezsin. Senin yanındayken benim de korkacak bir şeyim yok. – Gerçekten mi? – Gerçekten. – Nasıl bilebilirsin ki bunu? – Biliyorum işte, o kadar. (Elimi sıkı sıkı tutuyordu. Bir süre öyle, sessizce yürümeyi sürdürdük.) Ben ellerin birbirine temasıyla her şeyi anlarım. Bunun mantıkla filan ilgisi yok, hissederim, hepsi bu. Örneğin, senin yanındayken, şimdi olduğu gibi, hiçbir şeyden korkmam. Başıma kötü ya da can sıkıcı şey gelemez. – O halde çok basit. Hep böyle kalırız olur biter. – Gerçekten böyle mi düşünüyorsun? – Elbette.
Pdf
Reklam
‘Nihayet onu terketme kararını verdiği gece kalbi öyle kuvvetli çarpıyordu ki, neredeyse boğulacaktı.’
Sayfa 142Kitabı okudu
Bahar Şarkısı
Titrek bir damladır aksi, sevincin Yüzünün sararmış yapraklarında; Ne zaman kederden taşarsa için Şarkılar taşırsın dudaklarında. İşlerken hülyanı sesten örgüler, Bir çini vazodan dökülen güller Gibi hayalinde şafaklar güler, Buruşmuş bir çiçek, parmaklarında. Gözlerin kararan yollarda üzgün Ve bir zambak kadar beyazdır yüzün Süzülüp akasya dallarında gün Erir damla damla ayaklarında. Sesin perde perde genişledikçe Solan gözlerinden yağarken gece, Sürür eteğini silik ve ince Bir gölge bahçenin uzaklarında. Sen böyle kederden taştığın akşam, Derim: dudağında şarkı ben olsam; Gözlerinde damla ve içinde gam, Eriyen renk olsam yanaklarında!
“Ama ben nadir bulunan bir elmas gibi ışıldayan gece karası gözleri de beğeniyorum.”
İKİZLER BURCU...
Ecevit hemen diğer garantör ülke olan Ingiltere'ye uçtu. İngiliz başbakanıyla görüştü. O gece Londra'da Rumlarla “barış” üzerine bir şiir yazdı. “Sıla derdine düşünce anlarsın/ Yunanlıyla kardeş olduğunu/ Bir Rum şarkısı duyunca gör gurbet elde İstanbul çocuğunu/ Önce bir kahkaha çalınır kulağına sonra Rum şiveli Türkçeler/ O Boğaz’dan söz eder sen rakıyı hatırlarsın/Yunanlı’yla kardeş olduğunu sıla derdine düşünce anlarsın.” "Türk-Yunan Şiiri", 1974 İki gün sonra aynı Rumlara karşı “savaş” açacaktı…
Sayfa 102Kitabı okudu
Reklam
BAYANPEACHUM -.(Çıkarken) Suky Tavvdry! (Cinsel Tutsaklık Şarkısı'nın üçüncü bölümünü söyler:) «Adamın tepesinde darağacı Çukurunu kazdı bile mezarcı Pamuk ipliğine bağlı dakkalar Aklından geçen ne dersiniz, kızlar Aklımız orda sehpada da olsak Çare yok insanlar cinsel tutsak. Ciğerine kadar sattılar onu Kalleşlik bedeli kadın da çıkınca, Bekli o zaman anladı anca Kadın onun gerçek çukuru. Ağlaman saçını yolman boşuna Gece yine gireceksin koynuna.»
'Mekke'de kız annesi olmanın, üstelik de siyahi bir kız annesi olmanın ağır bedelleri vardır. Yok, yok, her gece ağlamaktan söz etmiyorum; o kaderinizin yalnızca bir parçasıdı. Uykuların bölünmesinden yahut kâbuslardan da sözetmiyorum, onlara alışılabilir. Lakin öz babasını, kocanızın kendi yavrunuzu, ciğerparenizi, 'meleğim' diye çağırmak isteyip de bir türlü böyle hitap edemediğiniz kuzucuğunuzu gömmesin diye her dediğini yapmak, her şeye katlanmak, her ahlâksızlığını sineye çekmek yok mu?
RAHAT YAŞAMANIN ŞARKISI 1 Büyük adamları anlatırlar ya: Aç acına kitapla yaşarlarmış, varlık bilmezler, yokluk çekerlermiş... Boş ver arkadaşım, bunlar palavra! Uzak olsun benden istemem aman! Böylesi kel başa şimşir tarak. Karnın doymaz havaya bakarak. Buna katlananın hali yaman. Özgürlük neymiş? Külahıma anlat! Cebi dolu olan yaşar
Gece oldu; ah, ışık olmak zorundayım. Ve gecenin susuzluğunu çekmek. Ve yalnızlığın. Gece oldu. İçimden bir arzu doğuyor bir kaynak gibi ve konuşmak istiyorum. Gece oldu. Şimdi daha yüksek sesle konuşur tüm çağıldayan pınarlar. Benim ruhum da çağıldayan bir pınar. Gece oldu, şimdi yeni uyanır âşıkların şarkıları. Benim ruhum da bir aşığın şarkısı.
Sayfa 124Kitabı okudu
nasıl da kendiyle doluydu sadece nasıl da pervasız, çıplak şarkısı evrenin elemli şarkısıydı özgürlüğe özlemli ve tutsak gece ırmağı, kardeşi ruhumun akıyordu sınırlarına çarparak
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.