Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.16
TILSIM DOLU KELİMELER YUMAĞI;
Geceyi okumanın yüreğimi bu denli titreteceğini bilseydim daha önce okurdum diye düşündüm hep.O karanlık,o gizemli ve uyku halinde ki duyguları okumak çok sarsıcı ve düşündürücüydü.
İyi ki...keşfettim seni canım Queer Edebiyat..
Okunması zor kitap mı? Dünya sıralamasında ilk onda mı?Okurdan okura değiştiğini düşünüyorum ve bu tezi çürütüyorum.
Diyorum ki,Okuma çizginizi alt üst etmek isterseniz,hep gündüzü okurken gece ki olanları öğrenmek isterseniz satırlara buyrun...
Evet karanlıktır geceler... Tüm suçların işlendiği, tüm kötülüklerin kol gezdiği bir dünyadır geceler.Kendine hastır. Otobiyografisini anlatan yazar, bu eseri bitirdikten sonra eline uzun bir süre kalem almamış.
30'lu yılların Paris sokaklarında geziyoruz.Çok nadir de evlerdeyiz.Nerede olduğumuz,kim olduğumuz,ne aradığımız da belli değil aslında.Var olma uğruna ordan oraya sürüklenen,kimliklerini kaybetmiş bir avuç insanın hayatı sorularla dolu...Cevap bulduğumuz yerlerde var bulamadığımız yerlerde...
Bildiğimiz ve emin olduğumuz tek bir şey varsa o da aşk...Gücünün son noktasına kadar sınırları zorlayan,bu duyguyu baş tacı yapan ve hayatın merkezine koyarak anlatan yazarın dili şiir gibi...
Düz yazı aslında fakat şiir gibi olan anlatımın yer yer sizi sarsacağını,durup düşüneceğinizi ve sorulara cevap aramak için bolca araştırma yapacağınıza inanıyorum.
Düşündürücüydü,soru yumağıyla doluydu fakat edebi değeri yüksekti.
Tavsiye eder miyim her okuyucuya değil...
Bu eserin okunması için belli bir okuma birikiminin olması şart.Çünkü kelimeler tılsımlı ve büyüleyici.Eee eserin hakkını vermeli.
Sevgiler
Merhabalar arkadaşlar,sizlere Kasım ayı okumalarımı paylaşmaya geldim.Şimdiden iyi okumalar dilerim...
Geceyi Anlat Bana,ilk olarak 1936'da yayımlanmış.Kitaba Önsöz yazan ünlü İngiliz Şairi T.S. Eliot'tır.Barnes'in bu kitabı için yazdığı kelimelerin katkısıyla belli bir çevrenin “kült kitabı” haline gelmiş.
Eliot, “sadece şiirle terbiye edilmiş duyarlıkların tam anlamıyla değerlendirebileceği kadar iyi bir roman.Düzyazıya has bir düzyazı ritmi ve şiirden farklı bir müzikal yapıda..."diyor.
T. S. Eliot,Thomas,Dylan, Gertrude Stein ve Jeanette Winterson gibi yazarların övgüyle bahsettiği bu roman,modernist bir roman olarak kabul ediliyor.Bunun nedeni her çağa uygun bir roman oluşu.
Romanda kişilerin mizaçlarındaki anormallikler yüzünden çektikleri acılar var yüzeyde;oysa daha derinlerde evrensel insan ıstırabı ve dayanışma...Normal hayatlarda bu ıstırabın farkına varılmaz çoğunlukla, daha da kötüsü ıstırabı çeken kendisini izleyen biri kadar bile farkına varamaz onun...
Geceyi Anlat Bana da teselli yoktur.Çılgınca bir yoğunluk,pervasızlık acıya meydan okuma vardır.
Sunuş metnini yazan Jeanette Winterson' nün dediği gibi,İyi metinler zaman makinesi gibidir;kendi zamanlarına aittirler,kendi zamanlarını anlatırlar ve bizi o zamana geri götürürler.Ama başka bir özellikleri daha vardır,gelecekte de canlılıklarını korurlar çünkü zamana bağlanmamışlardır."
Mesela Elizabeth İngiltere'sindeki hayatı anlamak için okumalıyız Shakespeare'i; şimdiki zamandaki kendimizi bulmak için...
Sosyalizm ve insan (insan insanla güzel)
Her şey insan için.
Günümüz dünyasında ise her şey para için. Yalnızlığın yüceltilmesi, insanın insandan uzaklaşarak bireyselleşmesi, güvensiz ve sevgisiz bir dünya anlayışının hüküm sürdüğü zamanımızda okuduğum bu kitap tam da tersi duyguların var olduğunu bir kez daha hatırlattı bana.
Sadece kendisine yönelmiş, bencilleşmiş insan, kimlerin
..."İnsan en baştan hem lanetli hem masum doğar, ve sefilce - mecburen - o iki temaya - uydurur şarkısını."...
Djuna Barnes , 
Truman Capote , 
Isak Dinesen , 
John Hawkes ve 
Anais Nin gibi çeşitli yazarlar tarafından bir etki olarak gösterildi. Yazar Bertha Harris, çalışmalarını Sappho'dan bu yana "modern batı dünyasında sahip olduğumuz lezbiyen
Queer edebiyatın iyi kitaplarından Geceyi Anlat Bana.
En zor okunan kitaplar listesinde ilk 10’a girmiş diye duyduğum, doğru mudur bilmediğim fakat haklı olabilirler dediğim bir kitap, Geceyi Anlat Bana.
Okurken “Ben ne okuyorum, bunu mu demek istedi acaba, bu kadın fahişe mi?” gibi bir sürü soru geçiyor akıldan. Öyle bir üslubu var ki her sorunun cevabı var kitapta ama bulursan. Bazen de öyle güzel cümleleri var ki hikayeyi unutturup bambaşka yerlere sürüklüyor. Şeytan diyor ki boşver hikayeyi, cümlenin altını çiz, oku oku oku, üzerine uzuuun uzuuun düşün.
Yazar hangi karakterden bahsediyorsa üslubunu o karakterin sığlığına ya da doluluğuna göre öyle güzel ayarlamış ki Felix’i anlatan yazarla Doktor’u anlatan yazar hatta Nora’yı anlatan yazar aynı yazar olamaz dedirtiyor.
Kitap çok akıcı bir üslupla başlayıp “ O kadar da zor değilmiş yaa.” dedirttikten sonra “Hımm buraları zormuş.” dedirtme garantisi de veriyor.
Ayrıca şiirsel bir üslupla yazılmış bu kitabı çeviren Aslı Biçen çok iyi bir iş çıkarmış.
Yazar, Nora ve Robin’in aşkını (iki kadının) ve Doktor’un (eşcinsel bir erkeğin) yalnızlığını oldukça etkileyici ve sembolik bir anlatımla aktarmış. Yazarın üslubunun gücü kitabın bu kısımlarında ortaya çıkıyor.
Sembolik okumaya çok alışkın olmayanları zorlayacak bir kitap olduğunu düşünüyorum. Oldukça keyif aldım ben bu kitaptan ama bir daha okusam yeridir.
Nora
Beklentimin üzerinde bir kitap. Bir çok gönderme var kitapta. Benim en merak ettiğim Djuna Barnes’in Norasıyla bizim Nora arasında bir bağlantı var mı acaba? Geceyi Anlat Bana’ yı okuyanlardan destek istiyorum. Oradaki Nora “gece nöbetçisi” bölümünde verilmişti. Bizim Nora gibi yaşamı arayan, kayıp bir karakterdi. Oradaki Nora’nın özgür ruhu ile bizim Nora’nın yaşanmamış hayatlara duyduğu pişmanlığı birbilerini hatırlattı bana. Her ikiside olabildiğince depresif karakterler. Kitapta bir çok gönderme vardı. Yazarın Syvlia Palth hayranı olduğunu sezdim sanki. onun kadar akıcı bir dil ve hayata dair oldukça güçlü göndermeleri var. Sırça bir fanustaki Easter’ın kimliğini aradığı gibi Nora’da kütaphanedeki geçişlerle ihtimal dahilinde olan yaşamlarında kendini arar. Biri annesinden özgürleştiğinde yaşamı anlayıp tekrar doğarken diğeri önemli olanın yaşamak olduğunu anladığında( her ihtimale rağmen) tekrar hayata döner. Yani demem o ki sanki bir bestseller olmuş kitaba göre fazla derin. Kimler katılır?
Selamlar öncelikle kitap çok ağır. okuması zor, parçaları birleştirmenin zahmetli, birkaç kez okunması gereken bir kitap. Ama zevkten çıldıracağınız cümlelerle dolu... Zamanınız varsa okuyun...
2022'deki ilk kitap
Öncelikle kitap, en zor okunan ilk 10 kitap arasında sayılıyor, daha detaylı betimlemelere sahip kitaplar okumuştum fakat böylesine "kafası karışık" bir + kitap okumamıştım sanırım ya. Dost Kitabevi'nde dolanırken "Adınla Çağır Beni"nin olduğu rafta oyalanırken bu kitap resmen beni çekti, bilmiyorum. LGBT temalı kitapların yapı taşlarından olaraktan görülen bir kitapmış intte yazana göre, basımı eski zaten. Konuya falan asla girmiyorum hala tam anlayamadığım yerler var çünkü. Ama temelinde birbirini seven ve kavuş(a)mayan 2 kadın, olaya kenardan köşeden dahil olan bir adam, çocuk ve 3. bir kadın var. Kitabın yazım dili bazı yerlerde karmakarışık geliyor ama bazen öyle sade bir şekilde öyle içimizden geçen şeyleri yazmış ki yazar... Herkese önerebileceğim bir kitap değil ama herkesin o hisleri tatmasını isterim sanırım ya.
Yeterince, gereğince takdir edemediğim bir yapıt. Böyle hissediyorum en azından. Birkaç kere okumak gerekiyor, keza Jeanette Winterson da tam da bunun altını çizmiş kendi "sunuş"unda. Bu kitabı ifade edebileceğim tek yol hazırladığım küçük bir çalma listesinden geçiyor. Olur da bu kitap nasıl diye merak ederseniz, bu çalma listesini dinleyin. Zira bu kitap, tam da bu çalma listesi gibi "hissettiriyor".
▪︎Make You Mine - PUBLIC
▪︎La fuite - Alexandre Tharaud, Albin de la Simone
▪︎The Man Who Sold The World - Emel
▪︎The Labyrinth Song - Asaf Avidan
▪︎Yosemite - Lana Del Rey
▪︎Louise - Camille Jansen
▪︎mirrored heart - FKA twigs
Kitap, aslen kendini özümsetmek derdinde. İçinizde yoğurun, yumurun, açın, tepin, serin, katlayıp tekrar bozun, yalayıp tekrar tükürün, ve sonra tekrar çekin burnunuzdan. Özümsemek, hiç değilse bu kitapta, tekerrürü gerektiriyor.
#geceyianlatbana T.S. Eliot’un Jeanette Winterson’un önsözleriyle başlıyor. İkisi de çok seviyor kitabı. Winterson kitabın modernist bir metin ve gay edebiyatında önemli bir kilometre taşı olarak görüldüğünü yazıyor ve bu güçlü metnin toplumsal cinsiyetle ilgili sınıflandırmaları anlamsızlaştırdığını ekliyor.
Yeri gelmişken bu sınıflandırmalar çok anlamsız, ötekileştirme. Kadın edebiyatı, eşcinsel edebiyatı vesaire. O kadar eril bir edebiyat anlayışımız var ki istemsiz kullanmak zorunda kalıyoruz.
.
Kitap beş karekter üzerinden ilerliyor, her karakterin öne çıkan bir özelliği var, sembolize ettikleri şeyler var,toplumun genelinden farklılar ve bu nedenle acı çeken karakterler. Hafiflik-ağırlık ikilemi, beden bir hapishanedir düşünceleriyle Kundera ile benzer noktaları var.
Nora ve Robin karakterleri arasında birbirlerini yiyen dengesiz bir güç istenci var, karşısındakine hakim olmaya çalışma ve aşkın savaşa dönüşmesi.
Nora karakteri Barnes, Robin ise Thelma Wood, kitabın adı da Nightwood. Lezbiyen bir aşk, hetero olsa belirtmem gerekmezdi değil mi? Javier Marias’ın Yazınsal Yaşamlar kitabında Barnes ile ilgili bir bölüm var ve Barnes bir çok gecesini sokaklarda hem kıskandığı hem sağlığından endişe duyduğu sevgilisini arayarak geçirirmiş.
Kitap bir listede okunması en zor 10kitap arasındaymış, bu listeler insanlar hep aynı kitapları okusun diye hazırlanıyor sanırım. Zor tarafı değil de sevemediğim tarafı çok fazla aforizma vardı. Aforizma okumaktan genel olarak haz almıyorum. Nüktedan bir anlatımı var ama zaman zaman durağanlaşıyor, inişli-çıkışlı, hafif-ağır :)